Kafkasya’nın
güney eteklerinden başlayarak, İran içlerine kadar, doğuda Hazar Denizi, Batı’da
ise Anadolu’ya uzanan hatta Azerbaycan denir.
Azerbaycan,
yani “Ateş Ülkesi” adını, yerel petrol kaynaklarının ateşlerini beslediği
sayısız Zerdüşt tapınağından almıştır.
Azerbaycan İranlı olma özelliğini 7. yüzyılın ortalarında Arap fethinden
ve İslamı kabul edişinden sonra dahi korumuş, ancak 4 yüzyıl kadar sonra
Selçuklu hanedanı yönetimindeki Oğuz Türklerinin akını ile büyük bir oranda
Türk nüfusu barındıran bir bölge haline gelmiştir.[1]
Azerbaycan,
tarihi süreç içerisinde İran hinterlandında yer alan bir coğrafyaydı. Ancak
İran’nın, Türk soylu hükümdarı olan Nadir Şah’ın 1747 yılında bir saray darbesi
sonucu öldürülmesiyle ülke bir karışıklık ve anarşi devresine girdi. Bu koşullar
altında İran’ın Azerbaycan üzerindeki hakimiyeti de sona erdi. Yerel güçler
bağımsız hanlıklara dönüştüler… Aralarında derin siyasal bölünmeler ve iç savaş
olmasına rağmen bunlar Kuzeyde Karabağ, Şeki, Gence, Bakü, Derbent, Kuba,
Nahcivan, Taliş ve Erivan; Güneyde ise Tebriz, Urmiye, Erdebil, Hoy, Maka,
Meracin ve Karadağ hanlıkları idi.[2]
Aynı
dönemlerde, daha kuzeyde ise Rus yayılmacılığı söz konusuydu. Çarlık Rusya’sı
Çar Büyük Petro döneminden başlayarak, bir takım yenileşme hareketlerinde
bulunmuş ve hem güneye hem de doğuya doğru yayılmacı bir siyaset izlemeye
başlamıştı. 18. yüzyılın sonlarına doğru ise hem Osmanlı Devleti’nin hem de
İran’ın içinde bulunduğu sorunları fırsat bilen Rusya Kafkasya’yı işgal etmek
için harekete geçti.
1801
yılında Gürcistan’ın doğusu ve ona bağlı olan Kazak ve Şamseddil sultanlıkları
Rusya’ya katıldı. Bu olay Azerbaycan’ın Rusya tarafından işgalinin de
başlangıcı oldu. Rusya Tiflis’i hareket üssü olarak kullanmaya başlamıştı.
Kafkasya ve Azerbaycan’da bulunan hanlıklar arasında gerektiği kadar söz ve güç
birliği yoktu, hatta kendi aralarındaki sorun ve meseleler Rusya’ya karşı
direnç göstermelerini engellemiştir.[3]
Kafkasya’daki
Rus kumandanı General P. Tsitsionov, Gürcistan’ın stratejik olarak elde
bulundurulmasını güvenceye bağlamak için, doğuda Hazar Denizi, güneyde ise Aras
nehri istikametinde ilerleyerek, Azerbaycan hanlıkları üzerindeki denetimi
genişletmek gerektiği görüşündeydi. Tsitsionov’un amacı, ilhaktan ziyade
hanlıklara bir tür vasallık ilişkisi içinde Rusya’ya tabi olmayı kabul
ettikleri anlaşmalar imzalatmaktı. [4] Rusya’nın bu yöndeki amacı
ise İran’ın bir Türk unsuru olan Kaçarların birliği sağlaması ve tekrar eski
Azerbaycan hanlıkları üzerinde sahiplik iddiasında bulunmasıyla gerçekleşecektir.
İran ordusunun Karabağ’a saldıracağından endişe duyan Karabağ Han’ı İbrahim
Halil Han, Rus Komutan Sisyanov’a müracaat ederek ondan yardım istedi. Bunun
karşılığında Rusya’ya sadık olacağını bildirdi. İran ordusunun Karabağ’a
yürüyüş hazırlığında olduğu haberini alan İbrahim Halil Han, son çareyi
Gence’ye gelerek Sisyanov’la görüşmekte buldu. Bu görüşme, Gence Kentinin 20
kilometre uzaklığındaki Kürekçay’ı kıyısında gerçekleşmiştir.[5]
Rusya
ile Karabağ Hanlığı arasında 1805 tarihinde Kürekçay Antlaşması imzalandı. Bu
aynı zamanda Rusya’nın Kafkasya’daki siyasi başarılarından biridir.
Bu
antlaşmanın önemli bir diğer tarafı da Rusya’nın Azerbaycan’ı işgal ettiğine
dair ilk hukuki vesika olmasıdır. Kürekçay Antlaşması devletlerarası
ilişkilerde savaşsız olarak, yani siyasi yolla imzalanmış bir antlaşmadır.
Rusya daha sonra Şeki, Şamahı ve Gence hanlıklarına da aynı antlaşmayı
imzalattırarak onları da kendi egemenliği altına almıştır.[6]
Kürekçay
Antlaşmasının ikinci maddesinde Rusya, Karabağ Hanı İbrahim Han’ın ve onun
varislerinin haklarının korunması sözünü vermişti. Ancak, Kürekçayı Antlaşması Rusya tarafından kısa
sürede bozuldu.
1812
yılında Rusya hükümeti kendilerinin verdiği garantörlüğe ihanet ederek, Karabağ
Hanlığı dahil kendi hakimiyetlerinde olan Azerbaycan hanlıklarının hakimiyetine
son verdi. Bunun sonucunda “Azerbaycan
halkı milli siyasi hukukunu kamilen
kaybetti”[7]
Bu
istila hareketinde Rusya’nın karşılaştığı bir güçlük İran’ın meydan okuyan
varlığıydı. Ülke içinde uzun süren iç çatışmalara son veren Kacar Hanedanlığı
kurulmuş, bir zamanlar İran’ın kuzey sınırı olan bölgedeki Rus hakimiyetine
karşı bir tutum takınmıştı. 1804’te Kral Feth Ali Şah’ın oğlu Abbas Mirza,
Erivan ve Nahçivan hanlıklarının da teşvikleriyle Rusya’ya karşı harekete
geçti. Eçmiyazin’de yenilgiye uğrayan İranlılar geri çekildi, fakat 1806
baharında tekrar harekete geçerek daha önce Rus hakimiyetini kabul etmiş olan
Karabağ ve Şeki’de de isyan ateşinin yükselmesine neden oldular. Savaş yıllarca
devam etti. Ruslar yavaş adımlarla da olsa, belli aralıklarla yükselen
isyanları bastırıp Bakü ve Kuba’ya 1806’da Taliş’e 1809’da boyun eğdirdiler.
Ancak 1812’de Osmanlılarla savaş bittikten sonra İran’a karşı etkin bir
harekete giriştiler. Kısa, fakat başarılı Rus seferi, aynı yıl imzalanan
Gülistan Antlaşması ile son buldu.[8] 1813’te yapılan Gülistan
Antlaşması ile Rusya Karabağ’a tamamen hakim olmuştur.[9]
1926’da
Rusya’da bir karışıklık yaşanıyordu. Sant Petersburg kentinde, bir grup aydın
Çar’a karşı isyan başlattı. Bu isyan Rusya tarihinde “Dekabristler” isyanı
olarak bilinmektedir. Bu isyan ve kargaşanın Rusya’yı zayıf düşüreceğini
düşünen İran, Rusları Azerbaycan ve Kafkasya’dan çıkarmak için harekete geçti.
Ancak savaş Rusya’nın lehine sonuçlandı ve Rus ordusu Tebriz’e kadar ilerledi.
Bunun üzerine İran, Rusya ile acele bir anlaşma yapmak zorunda kaldı. Taraflar
10 Şubat 1828’de Tebriz yakınlarındaki Tükmençay köyünde, tarihte Tükmençay
Antlaşması olarak bilinen anlaşmayı imzaladılar.[10]Antlaşma büyük ölçüde
Gülistan Antlaşmasının koşullarını koruyor, Çar buna ilaveten Erivan ve Nahçivan
hanlıkları ile Ordubad bölgesinin Rusya’ya bırakılmasını istiyordu.[11]
Tükmençay
Antlaşması’yla, Azerbaycan’ın üçte birlik bölümü Rusya’da diğer bölümü İran’da
kaldı. Bu antlaşmayla Kuzey Azerbaycan farklı bir kültür ikliminin altına da
girmiş oldu.
1.
Azerbaycan’da Sermaye ve Aydın
Sınıfının Ortaya Çıkması
İran’la
imzalanan Tükmençay Antlaşması Azerbaycan coğrafyasını Kuzey ve Güney olarak
ikiye böldü, Güney Azerbaycan İran’da Kuzey Azerbaycan ise Rusya’da kaldı. Rus
işgali ile birlikte Azerbaycan’da siyasi olarak yeni bir dönem başlamıştır.
Güney Azerbaycan’la Kuzey Azerbaycan arasında bölünme sadece fiziki bölünmeye
sınırlı kalmamış kültürel ayrışma da oluşmaya başlamıştır. Kültürel değişmeye
en iyi örnek, soyisimlerdeki yaşanan değişimdir. İran etkisindeki “zade” yerini
Rus etkisine bırakmış soyisimler “yev” ve “yeva” ya da “ov” ve “ova” şeklinde
değişmiştir.
Azerbaycan,
ekonomik ve kültürel hayatına etki eden önemli bir diğer konu da petroldür.
Azerbaycan, tarihi süreç içerisinde petrolün bilindiği bir coğrafyadır. 19. yüzyılda
petrolün öneminin artmaya başlamasıyla Azerbaycan’ın da küresel ölçekte
öneminin arttığı görülmektedir. Bu
dönemde Bakü, büyüklüğü ve hızlı adımlarla gelişen hayatıyla ülkenin her yanından
girişimci, hırslı birçok kimseyi kendine çeken ve bu haliyle Doğu
Transkafkasya’da yabancı bir ada oluşturuyordu.[12] Bu dönemde şehrin
nüfusunun hızla arttığı da görülmektedir. 1863 yılında 14 bin olan nüfus 1903
yılında 206 bine çıkmıştır.[13] Şehir Azerbaycan’ın
önemli bir merkezi, aynı zamanda yükselmekte olan yeni sanayi burjuvazisinin
pınar başıydı. Petrol patlaması daha önceden Bakü civarında petrol kuyusu,
rafineri veya toprak sahibi olanların hızla zenginleşmelerine neden olmuştur.[14] İlk akla gelenler Hacı
Zeynelabidin Tağıyev, Musa Nağıyev, H. Dadaşov, Ş. Asudullayev, İ. Hacınski’dir
ve bu isimler modern okullar, kütüphaneler, tiyatrolar, huzurevleri, camiler
yaptırarak ülkenin yeniden yapılanmasında önemli katkıda bulunmuşlardır. Bu
sanayicilerin Avrupa’nın sayılı üniversitelerine göndermiş olduğu yüzlerce genç,
Azerbaycan’ın gelecek hayatında önemli gelişmelere imza atmışlardır.[15]
Azerbaycan’daki
kültürel değişimi sadece, bazı zengin işadamlarının yaptığı katkılarla açıklamak
yeterli olmayacaktır. Azerbaycan’ın, Rus işgaliyle birlikte Rusya üzerinden
batı kültürüyle iletişime geçtiği ve milliyetçilik başta olmak üzere yeni
fikirlerle tanıştığı söylenebilir. Tek tek o dönem aydınlarının biyografileri
okunduğunda pek çoğunun önce Rusya’nın bölgede açtığı okullarda daha sonra da eğitimlerine
Rus üniversitelerinde devam ettikleri görülecektir. Azerbaycan’ı etkileyen bir
diğer husus da Rus işgalinin ardından ağırlığı hissedilmeye başlanan Osmanlı
etkisidir. 1833 yılında Azerbaycan’ı Rusya ve Batı Avrupa pazarlarına bağlayan
Bakü-Batum tren yolunun tamamlanması ile bölgenin İstanbul’la teması
kolaylaşmış ve bu durum Azerbaycan’da Türk nüfuzunun kuvvetlenmesine yol
açmıştır.[16]
Aydınlar
sınıfı kimlerden oluşuyordu? Başlangıçta bu kesimi oluşturanlar meslekleri
gereği sık sık Rus atmosferi içinde bulunma durumunda olan, çoğunlukla Çarlığın
askeri ve sivil hizmetlerinde çalışan az sayıda Azerbaycanlıydı. Vorontsov
döneminde idari görev kapıları yerli halka açıldığında sayıları arttı. Bunlar
çoğunlukla ya Rus askeri okullarıyla 1830’lara kadar var olan Rus-Tatar
Okullarında* eğitim görmüşlerdir.[17]
Azerbaycanlı
aydınlar sınıfı, ilk dönemlerinde parlak ve düşünsel planda çok başarılı
insanlar yetiştirdi, bunların yazdıklarında bu kesimin gelecekteki temel meselelerini
oluşturacak temaları yakalamak mümkündü.[18] Peki bu aydınlar
kimlerdi? Azerbaycan’da yenileşme ve reform hareketlerinin mimarları olarak ilk
akla gelen isimler Abbaskulu Ağa Bakıhanov, Mirza Şefi Vazih, Mirza Kazım Bey,
İsmail Bey Gutkaşınlı, Mirza Feth Ali Ahundov, Hasan Bey Zerdabi’dir.[19] Ahundov, Zerdabi ve Seyit
Azim Şirvani, özellikle eğitim yönüyle öne çıkan aydınlar olmuşlardır.[20] Ahundov, öncelikle Azeri
dilinde ilk Avrupai tarzda yazılmış oyunlarıyla ün kazandı.[21]
2.
Azerbaycan’da Basının Doğuşu
Batı’yla
iletişim halinde, Batı’daki gelişmeleri takip eden bir aydın sınıfının ortaya
çıkması Azerbaycan için aynı zamanda fikri hareketlerin de ortaya çıkmasını
beraberinde getirmiştir. Fikirlerin kitlelere ulaştırılması ise ancak basınla
mümkün olabilirdi.
Basım
işine 1812 yılında başlanılan Azerbaycan’da ilk süreli yayınların yayınlanması
19 yüzyılın 2. yarısına kadar gecikmiştir. Gecikmenin nedeni olarak ise Çarlık
Rusya’sının Kafkasyalılar arasında Rusçayı yaygınlaştırmak istemesi ve diğer
taraftan Azerbaycan’ın dinen farklı olması gösteriliyor.[22]
Azerbaycan
basını ilk adımlarını Azerbaycan dışında atmış ve ilk gazete ve dergiler
Bakü’de değil, Tiflis’te basılmaya başlamıştır.[23] Ruslar, Kafkasya ve
Azerbaycan’ın işgalinden sonra takip ettikleri müstemlekecilik siyaseti gereği
halkla ilişkiler kurabilmek, hükümetin kararlarını ve kanunları duyurabilmek
amacıyla 1828’de Tiflis’te Tifflisskiy
Vedomosti (Tiflis Haberleri) adıyla bir gazete çıkarırlar.[24] Rusça çıkarılan bu
gazetede Azerbaycan’la ilgili çeşitli yazılar da yayınlanmıştır. Gazete, 1829’da
Gürcüce, 1830’da Ermenice, 1832’de Azeri Türkçesi’yle ekler vermiştir.[25]
Resmi
bir yayın organı olan Tifflisskiy
Vedomosti gazetesinde bölge aydınlarının yazdıkları görülmektedir.
Gazetenin aktif yazarları ve muhabirleri içerisinde ünlü Azerbaycanlı alim,
şair ve eğitimci Abbaskulu Ağa Bakıhanov da bulunuyordu.[26] Abbaskulu Ağa, aynı
zamanda gazetenin Farsça yayınlanan sayılarının redaktörlüğünü de yapmıştır. Gazetenin
yazarları arasında Abbaskulu Ağa’nın yanı sıra, P.S. Senkovski, G.S. Gordeyev,
D.E. Zubarev, S.İ.Dodaşvili, A.Balcıhanov, P.D. Zaveleyski gibi isimler yer
almıştır.[27]
Tifflisskiy
Vedomosti gazetesinin “Tiflis Exbarı” ismiyle verdiği
Azerbaycan Türkçesi’ndeki eki kısa bir süre yayınlandıktan sonra Rusya
tarafından kapatılmıştır.[28] 1838-1864 yılları arasında
yine Rusça olarak çıkan Zakavkaskiy
Vestnik (Kaskas-Ötesi Haberleri) gazetesinin de 1845’den itibaren
Azerbaycan Türkçesinde nüshaları yayınlanmıştır.[29] Ancak “Kafkasın Bu
Terefinin Xeberi” ismiyle yayınlanan bu Türkçe ekin de yayın süresi pek uzun
olmamış, 1849’de kapatılmıştır.[30] Hüseynov’a göre ise ekin
kapatılış tarihi 1849 değil 1846’dır.[31]
Azerbaycan’da
çıkan ilk gazete Rusça Bakinski Listok’tur.
19 Mart 1871’de Bakü’de Hıristiyan Sink tarafından çıkartılan gazete, yayınını
ancak 3 Haziran 1872 yılına kadar sürdürebilmiştir.[32] Gazetenin daha birinci
sayısında, matbaada Azerbaycan şubesi açılacağı ve gazetenin Azerbaycan dilinde
de yayınlanacağı haberi yer almışsa da gerçekleştirilememiştir.[33]
Söz
konusu gazeteler, Rus hükümetinin bölge politikaları gereği çıkan resmi
gazeteler olup, resmi haberler, ilanlar, vergi kanunları… vb. ile ilgili konularda
muhataplarını bilgilendirmek ve içeriklerinden de anlaşılacağı gibi devlet işlerini
yayınlamak maksadıyla neşrolunmuşlardır. Bunların Azerbaycan Türkçesinde
neşredilen nüshalarının dahi herhangi bir milli yönünün olmadığı ve milli basın
kapsamına dâhil edilemeyeceği tartışmasızdır.[34]
2.1.
Ekinci Gazetesi
Zakavkaskiy
Vestnik gazetesinin kısa süreli verdiği Türkçe ekin ardından
uzunca bir süre Azeri Türkçesiyle yayın olmamıştır. Azerbaycan’ın milli
matbuatı 22 Temmuz 1875’te Hasan Bey Zerdabi tarafından ayda iki defa çıkarılan
Ekinci gazetesi ile başlar. Gazete
1875-1877 yılları arasında 56 sayı çıkmıştır. İlk sayıları 4, daha sonraki
sayıları 8 sayfa çıkan bu gazete Azerbaycan’da milli matbuat oluşması yolunda
çığır açmıştır.[35]
Hasan
Bey Zerdabi, Azerbaycan’ın tarihi Şirvan bölgesinin Zerdab kentinde aydın bir
ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Orta öğrenimini Şamahı ve Tiflis’de
tamamlayan Zerdabi’nin dünya görüşü ise Moskova Üniversitesi’nde okuduğu
dönemde Rus, sosyal felsefe fikrinin önemli isimlerinden K.A. Timiryazev,
G.G.Meçnikov ve D.G. Pisarev’in etkisi ile şekillenmiştir. Zerdabi, Darvin’in
“evrim teorisi” ile de Moskova’da tanışarak benimsemiştir ve bu teorinin
hararetli savunucularından biri olmuştur.[36] Zerdabi, Moskova’daki
eğitimi sırasında aynı zamanda batı düşünce sistemlerini de tanıma fırsatı
bulmuştur. Ülkesine döndükten sonra ise toplumun milli değerlerine sahip
çıkması ve milli varlığını koruyabilmesi açısından bilimin ve eğitimin
anadilinde yani Türkçe yapılması, Avrupa kültürünün, açılacak milli okullarda
çocuklara verilmesi ve milli aydın sınıfının oluşturulmasını savunmuş, Rusya’nın
asimilasyon politikalarına karşı çıkmıştır.[37]
Hasan Bey Zerdabi, bir fikir adamı olduğu
kadar aynı zamanda bir eylem adamıydı. Tiyatro ve gazeteciliği, milleti
uyandırmanın iki önemli aracı olarak görmüştür. Azerbaycan’da modern tiyatronun
kurucusu olarak kabul edilen Mirza Feth Ali Ahundov, tiyatroyu okuma yazma
bilmeyen geniş kitlelere sözle ulaştırmak için uygun bir araç olarak görmüş
ancak ulaşmak istediği kitle tarafından tiyatro fazla radikal görüldüğünden
uzunca bir süre eserlerini sahneleme fırsatı bulamamıştı. Bu imkan ancak Bakü
Ortaokulu’nda öğretmenlik yapan Zerdabi’nin öncülüğünde bir avuç öğrencinin girişimleriyle
mümkün olmuş, 1873 yılında okuldaki bu tiyatro etkinliğini takiben, tiyatro
zamanla kültürel bir unsur haline gelmiştir.[38]
Zerdabi’nin kitlelere ulaşmak için önemli
gördüğü bir diğer yol basın olmuştur. 1872’de Rus hükümetine gazete çıkarmak
için müracaat eden Zerdabi, ancak üç yıllık bir beklemenin ardından onay
alabilmiştir. [39]
Ancak o dönemde bütün Kafkasya’da Arap alfabesiyle baskı yapacak matbaa yok
denecek kadar azdı. Tiflisskiye Vedomosti
ve Zakavkazski Vestnik gazetelerinin
basıldığı Tiflis’te Arzanov kardeşlerin matbaası vardı ancak ona da bel
bağlanamazdı. Onun için Azeri Türkçesiyle gazete basmak için öncelikle işe
milli bir matbaa kurulmasıyla başlamak gerekiyordu. Hasan Bey Zerdabi, o
dönemde İstanbul’a gelerek Babı Ali Caddesi’nde kitap ve matbuat işi yapan
Azerbaycanlı aydınlar ile görüştü ve matbaa için gerekli olan malzemeyi
bulabildi.[40]
Zerdabi pek çok zorluğa göğüs gererek Rusya
Türkleri arasındaki ilk Türkçe gazete olan Ekinci’yi
çıkarmayı başarmıştır. Bu gazete, Zerdabi’nin Moskova Üniversitesi’ndeki
öğrencilik yıllarından kalma halkçı eğilimlerine uygun olarak öncelikle
köylülere seslenmeyi amaçlıyordu,[41] isminin belirlenmesinde
de bu düşünce etkili oldu.
Ekinci
gazetesi, “dahiliye haberleri”, “ekin ve ziraat haberleri”, “ilim
haberleri”, “taze haberler” ve” ilan” sayfalarından oluşmuştur. Zerdabi, ilk
sayının dahiliye bölümünde bu bölümlerde ne tür haberler olacağını
açıklamıştır. Dahiliye bölümünün gazetenin içeriğine ilişkin olacağını belirten
Zerdabi, ekin ve ziraat haberleri bölümünde de yine başlıktan da anlaşılacağı
üzere toprakla uğraşan insanlara yardımcı bilgilerin yer alacağını, İlim
haberleri bölümünde bilimsel gelişmelere yer verileceği, taze haberler
başlığında da ekonomik, politik gelişmeler hakkında okuyuculara bilgi
aktarılacağını belirtmiştir.[42]
Hasan Bey Zerdabi, halkçı görüşlerinden,
dahası Osmanlı sempazitanı tutumu yüzünden Çarlık Rusya’sı için kuşku uyandıran
biriydi. 1877’de yani Osmanlı-Rus savaşının ortasında gazetesi kapatıldı.[43] Zerdabi o günlerde
yaşadığı zorlukları 31 yıl sonra Hayat gazetesinde şu şekilde anlatmıştır: Ekinci’nin üçüncü yılında düşmanlıklar,
kaygılar ve engeller daha da arttı. Rusya-Türkiye savaşı ve Dağıstan’da
başlayan karışıklıkların ardından Ekinci’nin günü artık daha da kara oldu.
Müslümanların düşmanları, her taraftan Ekinci’nin üstüne gelip onun kapanması için
çaba gösterdiler. Jandarmaya her gün benden asılsız ihbarlar yapıyorlardı,
peşime hafiyeler takıldı.[44]
Ekinci
gazetesinin Azerbaycan yenileşme hareketi içinde ayrı
bir yeri vardır. Hem yenileşme görüşlerinin oluşması açısından, hem de bu
görüşlerin aktarılması ve yaygınlaşması açısından bu yer ve rolü önemlidir. En
başta aydınlar görüşlerini belli bir cephe haline getirdikleri Ekinci gazetesinde savunma ve aktarma
imkanı bulmuşlardır. Bu gazete belli görüşlerin olgunlaşması ve oluşturulması
açısından da önemli bir araç olmuştur.[45] Gazete, gördüğü bu
işlevin yanı sıra toplumsal bir kırılma ve karşı çıkışlara da sebep olmuştur. Şii
ulemadan bazıları, kafir icadı olarak gördükleri gazetenin İslam’ın ruhunu
zedelediğini düşünüyorlardı. Nazik bir konu olan dil ise başka bir ayrılık
noktasıydı. Ekinci oldukça sade bir
dille yazılıyordu, Arapça ve Farsça terimler pek az kullanılıyor, buna karşılık
çoğunlukla Zerdabi’nin icat ettiği yeni terimlere yer veriliyordu. İfade dili
olarak Farsça’yı kabul eden kesim, onun yazma diline uygulanamayacak yaygın
konuşma dilini kullanmasını düşmanlıkla karşılıyorlardı.[46]
Hasan Bey Zerdabi, o dönem yaşadığı
zorlukları daha sonra başka bir gazetede ayrıntılı olarak anlatmıştır: Gazeteyi nasıl çıkardım? Para yok, yazacak
arkadaş yok, bina yok, matbaa yok, alim yok, yüz, iki yüz kişiden fazla okuyucu
da yok. Devlet tarafından izin almak da büyük bir beladır.[47] Dünyada her
gazete, harfleri dizen, redakte eden, basan
beş on kişi istihdam etmektedir. Ancak bu işlerin tamamını ben kendim
yapıyorum. Dikkatli okuyup, kusurlarımızı görüp de gülmeyin. Gülmek yerine
bizim Müslümanların gazete bastıracak adamı olmadığı için ağlayın.[48]
Ekinci’nin
hangi şartlarda yayınlandığını anlatmak için Ahundzade de “O zaman Azerbaycan dilinde kitap basmak dağ aşmak gibi bir işti. Kitap
yazmış bir yazar onu bastırmak için para bulsa, matbaa bulamıyordu, matbaa
bulsa sansürden dolayı yayın izni alamıyordu, yayın izni alıp bastırsa bu sefer
de okuyucu bulmakta zorluk çekiyordu” demiştir. Yazarın “Kemalüddövle Mektubları” isimli
çalışmasının yaklaşık 60 yıl sonra basılmış olması bu görüşünün somut örneği
olarak görülmektedir. Ekinci gazetesinin
böyle bir dönemde yayına başlamış olması büyük bir olay olarak
değerlendirilmesi gerekir.[49]
Ekinci
gazetesi, Azerbaycan basın tarihi açısından bugün de önemini korumakta, bunun
en önemli göstergesi de gazetenin çıktığı 22 Temmuz tarihinin ülkede “basın bayramı”
olarak kutlanmasıdır. “Sadece kurucusu, editörü, yazarları değil; içeriği,
fikri istikameti, dili, baskısı, okuyucuları da yayınlandığı toprakla bağlı
olan, onun maddi ve manevi hayatını esas alan, öncelikle kendi vatanına hizmet
eden ilk gazete “Ekinci”dir ki Azerbaycan milli basının tarihi de, doğal
olarak, bu gazete ile başlamıştır.”[50]
Dönemin
Azerbaycan Türk aydınlarının buluşma noktası olan Ekinci gazetesinde Necef Bey
Vezirov, Asker Ağa Gorani, Seyid Azim Şirvani, Muhammedtağı Alizade Şirvanii,
Haydari, Mirza Feth Ali Ahundov yazmıştır. 3 yılda 300 abonesi olan gazete,
sansür idaresinin sıkı takibi ve maddi sıkıntılardan dolayı 3 yıl sonra
kapatıldı. Kapatılma sebebi, gazetede yayınlanan Necef bey Vezirov'un
makalesinin (mektup) siyasi fikirler ifade etmesiydi. Mektubun yayınlanması
için sansürden izin alınmıştı, fakat gazetenin bir daha yayınlanmasına izin
verilmedi.
2.2.
Ziya ve Ziya-yı Kafkasya (1879-1884)
Ekinci
gazetesinin kapatılmasının ardından onun yerini
dolduracak yeni yayın organının yayınlanması uzun zaman almıştır. Bakü’de Realni
Gimnazyum’da öğretmen olan Mirza Mehmet Bey “Camcahannüma ve Ayineyi Bedennüma”
isimleriyle gazete çıkarmak istemiş ancak izin alamamıştır.[51]
Rus
baskısının üst düzeyde olduğu bu dönemde ikinci Türkçe gazete Ziya 14 Ocak 1879’da Tiflis’te Sait ve
Celal Ünsizade kardeşler tarafından çıkarıldı.[52] Bir süre sonra isim
değişikliğiyle yayınını Ziya-yı Kafkasya olarak devan ettiren gazete 1884’te
kapandı. Kapanmasına yakın matbaasını Şamahı’ya taşıyan gazete[53] aynı zamanda bu matbaada
İslam dinini tebliğ eden çok sayıda kitap bastı.[54]
Gazetenin
yayınlandığı dönemler aynı zamanda Azerbaycan’da dil tartışmalarının da
yaşandığı bir dönemdir. Bu isimlerin başında ise Mirza Feth Ali Ahundov
geliyordu. Ünsizade kardeşler, Ahundov’un Latin alfabesine geçilmesi yönündeki
görüşlerine gazetelerinde muhalefet ederek Arap alfabesinin savunucusu
olmuşlardır. Buna karşın gazetenin muhafazakar yapısı ve öne sürdüğü görüşler
sebebiyle Batı’da ve Rusya’da eğitim gören Azerbaycanlı aydınlar gazetenin
faaliyetlerinden memnun değildi.[55]
1884’te
yayın hayatına son veren gazete ağırlıklı olarak eğitim konusu üzerinde durmuş,
eğitimin yeni usullere uygun okullarda verilmesi gerektiğini sayfalarında
işlemiştir. Gazetenin kurucusu Sait Ünsizade, kendi teşebbüsüyle üst seviye
derslikler hazırlayarak faaliyete geçirmiştir.[56]
2.3.
Keşkül Dergisi
Ziya-yı
Kafkasya’nın kapanmasından sonra, gazetenin yayıncısı
Sait Ünsizade'nin kardeşi Celal Ünsizade Tiflis'de Keşkül dergisini çıkarmaya başladı. Yayınına 11. sayısından sonra
gazete olarak devam eden Keşkül
1883'ten 1891'e kadar toplam 123 sayı yayınladı. [57] Kardeşinden farklı
olarak, modern eğitimli, Rus ve Batı kültürüne yabancı olmayan Celal
Ünsizade’nin çıkarttığı dergi görüş ve ideoloji olarak Ekinci’ye daha yakındı.
Keşkül,
kısa sürede Azerbaycanlı aydınların üssü haline gelmiş, Ekinci’nin kurucusu Hasan Bey Zerdabi’nin yanı sıra, Seyit Azim
Şirvani, Mirza Feth Ali Ahundov, Feridun Bey Köçerli, Mehmet Ağa Şahtahtılı gibi
döneminin önde gelen isimleri burada yazmaya başlamıştır.[58] Güncel konuların yer
verildiği Keşkül, aynı zamanda dünya
klasiklerinin Azerbaycan Türkçesi’ne tercüme edilmesinde önemli hizmetler
vermiş, ilk defa Azerbaycan klasiklerinin diğer halkların dillerine
çevrilmelerine yine bu çatı altında teşebbüs edilmiştir.[59]
Keşkül,
“dil” ve “millet” kavramları üzerinde ısrarla durmuştur. Aydınların ve halkın,
zihnine ve düşüncesine “Azerbaycan Milleti” kavramının hakim olmasında Keşkül gazetesinin tartışılmaz bir yeri vardır. Keşkül, “senin milliyetin nedir?” sorusuna “Ben Müslüman’ım” diye
cevap verenleri keskin bir dille eleştirmektedir. Aras nehrinin her iki sahilindeki
halk için “Azerbaycan Türkleri” ifadesinin kullanılmasını teklif etmiştir. İmkansızlıklar
nedeniyle gecikmeli olarak yayınlanabilen gazete 1891 yılında bu şekilde devam
edemeyerek yayınına son vermiştir. [60]
2.4.
Şarki Rus
Keşkül’den
sonra Azerbaycan dilinde gazete, Mehmet Ağa Şahtahtlı tarafından 1903 yılının
Mart ayında Tiflis'te Şarki Rus
adıyla çıkarılmaya başlandı. Başörtüsü meselesi, alfabe değiştirilmesi,
mekteplerde eğitimin geliştirilmesi gibi konularda yazılar çıkan, medeniyet,
edebiyat, dil meseleleri üzerinde duran gazete, dünya klasiklerinin
tercümelerini de yayınlıyordu. Haftada 3 gün, 8 Haziran 1904 yılından ise
günlük yayınlanan ve liberal çizgi benimseyen gazete, Çarlık rejimi, mevcut
siyasi ve sosyal hayatla ilgili konulara hiç dokunmuyor, sadece halkın
bilinçlendirilmesi ve medeniyeti üzerine yazılar yayınlıyordu.[61] Gazetenin faaliyetinde
Celil Mehmetkuluzade, Ömer Faik Nemanzade ve Samet Ağa Gaibov aktif olarak rol
alıyorlardı. Gazetede, Mirza Ali Ekper Sabir, Abbas Sehet ve Mehmet Sait
Ordubadi’nin eserleri yayınlanıyordu.[62]
Azerbaycan’da
kısa bir süre için yani, 1850’li yıllarda Vorontsov’un ve 1896’dan 1905 yılına
kadar Golitsin’in valilikleri döneminde, “Türkiye ve İran’la olan bağları
gevşetebilmek için Ruslar bir Azeri kimliğinin geliştirilmesini desteklediler.
Bunun için özellikle daha az Farsçalaşmış bir Türkçe kullanımı desteklendi.
1904 yılında Osmanlıca’yı değil de Azeri Türkçesi’ni destekleyen bir yayın olan
Şarki Rus gazetesinin yayınlanmasına
izin verildi.”[63]
Şarki
Rus gazetesi Azerbaycan’da yenilikçi düşüncenin
gelişmesinde ve halkın gelenekçi görüşten, milletleşme sürecine geçişine
öncülük yapan yayınlardan biridir. Alfabe meselesi konusunda Mirza Feth Ali
Ahundov’un yolunu devam ettirerek Arap alfabesinin ıslahını meselesini ortaya
atmış, fakat İsmail Gaspıralı tarafından kesin bir dille eleştirilmiştir.[64]
Ahmet
Ağaoğlu ve Ali Bey Hüseyinzade gazetenin sahibi Mehmet Ağa Şahtahtlı’yı gazetenin
Tiflis’ten Bakü’ye taşınması konusunda ikna etmiş ve gazete Bakü’ye taşındıktan
sonra Ahmet Ağaoğlu’nun Şarki Rus’a
ortak olacağı konusu gündeme gelmiştir. Kafkasya yetkililerinden Ahmet
Ağaoğlu’na çalışma izni çıkmayınca, Şahtahtlı bu sorunu çözmek için St.
Petersburg’a gitti ve gereken izni aldı. Tiflis’teki yayınına son veren,
taşınma hazırlığı içinde bir aydan beri uğraşırken, Bakü’de Ahmet Ağaoğlu ve
Ali Bey Hüseyinzade Hayat adlı
gazeteyi çıkarmaya başladılar. Bu, mali durumu müsait olmayan Şarki Rus gazetesi yayımına son verilmiştir.
Gazetenin son sayısı 15 Ocak 1905’te yayınlanmıştır.[65]
2.5.
Kafkasya’da Farklı Dillerde Çıkan
Gazeteler ve Kaspi
Çarlık
Rusya’nın işgali altındaki ülkelerde ağır bir sansür vardı. Bu sansüre rağmen
zaman zaman gazete imtiyazları veriliyordu ancak bir bahane ile bu gazeteler
kısa bir süre sonra kapatılıyordu.
1870
ile 1899 yılları arasında Kafkasya’da 53 gazete yayınlanmıştır. Bunların 20’si
Rusça, 15’i Gürcüce, 15’i Ermenice, sadece 3’ü Azerbaycan Türkçesi’ndeydi.[66] 19. yüzyılın sonu ile 20.
yüzyılın başları Azerbaycan tarihinin en karanlık devrini oluşturuyordu. Bu
devirde bütün Rusya’da İsmail Gaspıralı’nın, Tercüman’ından uzun soluklu başka Türkçe gazete yoktu.[67]
Bu
dönemde Kafkasya’da, Rusça, çıkan ve en yaygın olan gazeteler; Kafkaz
(Kafkasya), Tiflisski Vestnik (Tiflis
Haberleri), Tiflisskoye Obyavleniye
(Tiflis İlanları), Kaspi, Yuridiçeskaya Bozreniye (Hukuk
Yorumları), Bakinskiye İzvestiya
(Bakü Haberleri) Serverni Kafkaz
(Kuzey Kafkasya), Bakinski
Torgovo-Pramişlenni Listok (Bakü’nün Ticari-Sanayi gazetesi) ve Bakinskiye Gubernskiye Vedomosti (Bakü
Eyaletinden Haberler) idi.[68] Bilim cemiyetleri, kurum
ve kuruluşların yayınlarını da dikkate alındığında toplam 69 süreli yayının çıktığı
görülecektir. Ancak Bu yayınların bazılarının ömrü çok kısa olmuştur. Beş yıldan
fazla yayınlanabilmiş basın organlarının sayısı yirmi üçtür.[69] Azerbaycan’da o dönemde
Rusça çeşitli mecmualar da yayınlanıyordu. Bu mecmuaların çoğu ideoloji ve
görüş açısından Kafkasya’dan yayınlanan mecmualarla aynı idi. Gazete
sayfalarında günlük haberler, Rusya, Kafkasya ve Azerbaycan’da yaşanan olaylar,
Rus ve yerli yazarların eserleri, Çar fermanları ve ilanlar yayınlanmaktaydı.[70]
Bakü’de
Rusça olarak yayınlanmaya başlayan Kaspi gazetesi, dönemin şartlarına uygun
yayın yaparak uzun süre yayınını sürdürmeyi başarmıştır. Yaklaşık 40 yıl
boyunca yayın yapan gazete toplam 10 bin 65 sayı yayınlanmıştır. Gazetenin ilk
yayın yönetmeni Viktor Vasilyeviç Kuzmin’dir. Gazetenin ilk 28 sayısı haftada
iki sayı, daha sonra haftada üç sayı olarak yayınlanmış, 1884’ten itibaren
günlük yayınlanmaya başlamıştır. Gazetenin ilk baskısı 400 adet yapılmış,
ileriki yıllarda bu rakam bine çıkarılmıştır.[71] Gazete, 1895’te Azerbaycanlı
İşadamı Hacı Zeynelabidin Tağıyev tarafından 57 bin ruble karşılığında satın alınmıştır.[72] Tağıyev, 24 Haziran
1898’de* gazetenin yayın yönetmenliğine hukukçu Ali Merdan Topçubaşı’nı
getirmiştir, Topçubaşı görevini 1907’ye kadar sürdürmüştür.[73]
Bu
dönem aynı zamanda Azerbaycan’da milli uyanış hareketleri hız kazanmıştı. Hacı
Zeynelabidin Tağıyev’in satın aldığı Kaspi
gazetesi; Ahmet Ağaoğlu, Ali Hüseyinzade, Hazan Bey Zerdabi, Ali Merdan
Topçubaşı, Mehmet Ağa Şahtahtlı gibi aydınları bir araya getirdi. Gazetedeki
yayınlar ile Rus makamlarına karşı Türk ahalinin hakları savunulmaya çalışıldı.[74]
Kaspi,
özellikle Ali Merdan Topçubaşı’nın yönetiminde geleneksel İslam ümmeti
kimliğine paralel olarak Azerbaycan milleti, Azerbaycan Türk’ü kavramlarını ve
tezlerini hazırlayarak, bu kavramların toplum içerisinde yayılışı ile
Azerbaycan’da toplumsal hareketliliği başlatmışlardır.[75]
Gazetede
bir cephe oluşturan aydınların öncelikli konularından biri eğitimdi. “Mektepler
okul diye adlandırılmayı hak etmiyorlar”[76] görüşünün hakim olduğu
gazete mekteplerin geliştirilmesi Müslümanların sivil hizmetlerde görev alması,
Mugan bozkırının ıslah edilerek köylülerin topraksızlık sorununun
hafifletilmesi gibi konularda reformcu kampanyalar sürdürmüştür.[77]
Bağımsız
Azerbaycan matbuatının en uzun soluklu ve Rusya Türklüğünün en itibarlı
gazetelerinden biri olan Kaspi’nin
eksikliği anadilde değil de Rusça olarak yayın yapmasıydı. Özellikle genel
yayın editörlüğüne Ali Merdan Topçubaşı’nın getirilmesinden sonra Kaspi’nin milli basın kapsamında olduğu
kesindir ve 1918 Mart olaylarında Bakü’de Ermeni alayları tarafından hedef seçilerek
matbaasının yakılması bunun en büyük delilidir.[78]
Kaspi
gazetesi Azerbaycan basın tarihi açısından son derece önemli
yayınlardan biridir. Gazete 1919’da kapanmasına rağmen, Azerbaycan’ın
bağımsızlığının ardından 1999 yılında Sona Veliyeva tarafından “Kaspi-Üç Asrın
Gazetesi” sloganıyla yeniden yayınlanmaya başlandı. İlham Guliyev’in editörlüğünde,
Azerbaycan Türkçesi ve Rusça olarak yayınlanan gazete, merkez sağda bir yayın
çizgisindedir. Ortalama 5 bin tirajı bulunan gazete, kurucusunun edebiyatçı
olması sebebiyle yayınlarında edebiyata ağırlık vermektedir.[79]
SONUÇ
14.
yüzyılda küçük bir prenslik olan Ruslar,
bu dönemlerden itibaren genişlemeye başladı, genişleme coğrafyası ise ağırlıklı
olarak Türk toprakları oldu. Altın Orda Devleti’nin yıkılması ile ortaya çıkan
Kazan, Astrahan, Kırım, Nogay ve Sibir hanlıkları Rusya tarafından teker teker işgal
edildi. Rus orduları, 18. yüzyılın son çeyreğinde Gürcistan’ı işgal ederek
güney ve doğu istikametinde, yani Azerbaycan topraklarına doğru ilerlemeye başladı.
Gürcistan işgalinden sonra Azerbaycan hanlıkları da teker teker Rus
boyunduruğuna girdi. İran’ın Azerbaycan için hak iddiasıyla giriştiği bir dizi
savaşta da Rusya’ya karşı başarı gösterememesi ile Azerbaycan hem fiziki olarak
hem de kültürel olarak ikiye bölündü.
Hanlıkları,
önce hanların saltanatlarını korudukları bir düzende kendisine bağlayan Rusya,
kısa bir süre sonra mukavemete uğramadan, bölgeye tam olarak yerleşmek ve bölge
halkını asimile etmek maksadıyla Azerbaycan hanlarını azletti. Asimilasyonun
ikinci unsurunu ise başlangıcında “Rus-Tatar Okulları” ismiyle açılan (Daha
sonra bu isim değişmiştir) Rusça eğitim veren okullar oluşturuyordu. Rusya’nın
bu girişimlerinin çok yönlü sonuçları olmuştur. Bunları olumlu ve olumsuz
olarak ikiye ayırmak mümkün… Rusların, hanları azletmesi ile Azerbaycan’da bir
yeknesaklığa doğru gidildiği görülmektedir. Bu süreci, bölgeye getirilerek
yerleştirilen, Ermeni ve Rus göçmenler ile Rus-Tatar okullarında eğitim
görerek, batı ile temas eden ve batı değerlerini, özellikle de milliyetçilik
hareketlerini fark ederek ortaya çıkan aydınlar sınıfının da desteklediğini
görmekteyiz. Kendi içinde hanlıklar vasıtasıyla, kabile düzeninde veya mezhebi
olarak parçalı bir görünüm arzeden Azerbaycan toplumu, göçlerle kendi topraklarına
yerleştirilen ötekine (Ermeni-Rus göçmenler) karşı bir araya gelmiş,
Moskova’da, Petersburg’da veya batı üniversitelerinde eğitim görerek kendi
ülkelerine dönem aydınlar sayesinde de kimliklerinin farkına vararak, parçalı
görünümlerinden daha bütüncül bir yapıya doğru evrilmeye başlamıştır.
Rus
işgali altındaki Azerbaycan’da kültürel kimlik mücadelesinin iki önemli
aracının olduğunu görmekteyiz. Bunlardan biri eğitim diğeri ise basındır. Bu
çalışmamızda, 1905’e kadar Azerbaycan basınını inceledik. Azerbaycan’da ilk
Türkçe gazetenin 1832’de Tiflis’te Ruslar tarafından çıkarıldığını görmekteyiz.
Ancak kısa süreli bu yayın müstakil bir gazete değil, çalışmamızda detaylarını
verdiğimiz, Rusça yayın yapan bir gazetenin ekidir. Azerbaycan’ın ilk milli
gazetesi ise Hasan Melikzade Zerdabi tarafından 1875 yılında çıkarılan Ekinci gazetesidir. Gazetenin yayın
tarihi olan 22 Temmuz, bugün Azerbaycan’da “matbuat günü” olarak
kutlanmaktadır.
Çalışmamızda
geniş yer verdiğimiz Ekinci gazetesi
aslında kısa süreli bir yayın olmuş, Rus hükümeti tarafından, Osmanlı-Rus
savaşının yaşandığı 1877 yılında, Osmanlı yanlısı görülerek kapatılmıştır. Ancak
gazetenin hem Azerbaycan basın tarihi açısından hem de Azerbaycan genel tarihi
açısından önemi büyüktür. Ekinci
gazetesine kadar münferit hareket eden aydınların gazete ile birlikte bir
cephe oluşturmaya başladıkları; milliyet kavramı, dil ve kimlik tartışmalarını
yoğunlaştırdıkları görülmektedir. Gazetenin bir diğer önemi ise Rusya Türkleri
arasında ilk Türkçe yayın olma özelliğine sahip olmasıdır. Bu yönüyle de çığır
açıcı bir işlev görmüştür.
Sonuç
olarak, Rusya Türkleri arasında Ekinci
gazetesi ile başlayan Türkçe yayının devamı Azerbaycan’da Ziya, Ziya-yı Kafkasya, Keşkül, Şarki Rus; Kırım’da Tercüman ile devam etmiştir. Teknik imkanların olmadığı, ekonomik
kaynaklar ile kalifiye elemanın kıt olduğu, okur yazar oranının toplumun yüzde
4’ünü geçmediği, “Frenk icadı” olarak değerlendirilerek toplumsal karşı çıkışın
yaşandığı ve en önemlisi de Rus yetkililer tarafından sürekli gözetim altında
tutularak sansür ve baskıya uğrayan bu gazeteler, aslında önemli bir işlev
görmüşlerdir. Millet kavramı gazeteler aracılığıyla kitlelere ulaşmış ve
karşılık bulmuş, Rusya’nın asimilasyon politikalarına karşı milli bir duruş
oluşmuştur. 200 yıllık bir işgalin ardından bugün Bakü’de, Kuba’da, Şuşa’da,
Gence’de, Şamahı’da Türkçe konuşuluyorsa, dahası Azerbayca devleti varsa, bunda
Ekinci gazetesi başta olmak üzere o dönemde zorluklar altında yayınlanan
gazetelerin de payının olduğu yadsınmamalıdır.
KAYNAKÇA
Açıkkaya,
Savaş, Çarlık Rusyası Hâkimiyetindeki
Azerbaycan Türklerinde Ulus Bilincinin Gelişmesinin Temel Dinamikleri,
Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü Dergisi, Sayı: 28 Yıl: 2010/1.
II.
Beynelhalk Türk Halkları Uşak (çocuk) Edebiyatı Kongresi, 11-13 Ekim 2012, Bakü
Ülken,
Hilmi Ziya, Türkiye’de Çağdaş Düşünce
Tarihi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2015
Ekinci,
1875-1877 (Tam Metin), Avrasiya
Press, Bakü, 2005,
Devlet,
Nadir, Rusya Türklerinin Milli Mücadele
Tarihi (1905-1917), Ankara, 1985
Guliyeva,
Vüsala, Azerbaycan Basını, İstanbul
Üniversitesi yayınlanmamış makale, 2016
Hesenova,
Melahet, Türk ve Azerbaycan Basınında
Ermeni Sorunu: 2009-2010 Dönemindeki Olaylarla İlgili Cumhuriyet ve Yeni
Müsavat Gazeteleri Üzerinden Karşılaştırmalı Bir İçerik Analizi, Yüksek
Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2013,
Hüseynov,
Eflatun, Azerbaycan Basınında Haber
Kaynakları, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 2005
Swietochowski,
Tadeusz, Müslüman Cemaatten Ulusal
Kimliğe Rus Azerbaycanı 1905-1920, Cambridge Unuversity Press, 1985, çev:
Nuray Mert, Bağlam Yayınları, İstanbul, 1988,
Veliyev,
Afgan, Azerbaycan’da Yenileşme ve
Milliyetçilik Hareketi, Karpol İletişim, İstanbul, 2005
Yıldırım,
İrfan Murat, Azerbaycan Matbuat
Hareketlerinin Başlangıcı, Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim
Dergisi Sayı: 2/2 2013
Seyidzade,
Dilara, Azərbaycan XX əsrin əvvəllərində:müstəqilliyə
aparan yollar (XX. Yüzyıl Öncesinde Azerbaycan: Bağımsızlığı Getiren Yollar), Azerbaycan Cumhuriyeti Kitap Cemiyeti, Bakü, 1998
[1] Tadeusz Swietochowski, Müslüman Cemaatten Ulusal Kimliğe Rus
Azerbaycanı 1905-1920, Cambridge Unuversity Press, 1985, çev: Nuray Mert,
Bağlam Yayınları, İstanbul, 1988, s.19
[2] Swietochowski, age, s. 20
[3] Afgan Veliyev, Azerbaycan’da Yenileşme ve Milliyetçilik
Hareketi, Karpol İletişim, İstanbul, 2005, s. 17
[4] Swietochowski, age, s. 22
[5] Veliyev, age, s. 22
[6] Veliyev, age, s. 26
[7] Tofik Köçerli, Karabağ, Elm Neşriyatı, Bakü, 2002, s,
214, aktaran, Veliyev, s. 28
[8] Swietochowski, age, s.22-23
[9] Veliyev, age, s.29
[10] Veliyev, age, s, 36
[11] A.R. Ioannisian, Prisoedinenie
Zakavkaz’ia K Rossii İ mezdunarodnye Otnosheniia ve Nachale XIX Stoletlia
(Erivan, 1958), aktaran, Swietochowski, age, s. 25
[12] Swietochowski, age, s. 41
[13] Baku pa perepisi 22 oktiabria 1903
goda, Bakü, 1905, s.30, Aktaran, Swietochowski, age. s. 40
[14] G. Pichkian, Kapitalisticheskoe
razvitie neftianoi promyshelennosti v Azerbaidzihane, Zakavkazskii
Kommunisticheskii Universitet, İstoriia klassovoi bor’by v Zakavkazia, Tiflis,
1930. s. 108-109. Aktaran, Swietochowski, age. s. 41
[15] Veliyev, age, s.51
[16] Nadir Devlet, Rusya Türklerinin Milli Mücadele Tarihi (1905-1917), Ankara, 1985,
s.20
*
Ruslar Azerbaycan Türkleri için de “Tatar” ifadesini kullanmışlardır.
[17] N.A. Tairzade, Chislennost’i
sostav uchashchikhsla russkikl uchebnykh zavedenii Azerbaidzhana v 40-50 gg
XIXceka, A.N.Az.S.S.R., Izvestiia, Ser, Ob. N. No:1 1964, 43-56. Aktaran, Swietochowski,
age. s. 43
[18] Swietochowski, age. s. 43
[19] Şirmemmed Hüseynov, Azerbaycan Bolşevik Matbuatı,
Azerbaycan Devlet Üniversitesi Yayınları, Bakü, 1981, s.6. Aktaran, Veliyev, s.
71
[20] Veliyev, s. 83
[21] Swietochowski, s. 43
[22] Eflatun Hüseynov, Azerbaycan Basınında Haber Kaynakları,
Ankara Üniversitesi Sosyal
Bilimler
Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 2005, s. 52
[23] R. Yılmaz İsmayılov, Etnik Çatışma Teorileri Işığında Dağlık
Karabağ Sorunu, Rapor No: 37 Ekim 2011, s. 365, Aktaran, Hesenova, age, s.
61
[24] Yavuz Akpınar, Azeri Edebiyatı Araştırmaları,
İstanbul, Dergah Yayınları, 1994, s. 89, Aktaran, İrfan Murat Yıldırım, Azerbaycan Matbuat Hareketlerinin
Başlangıcı, Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 2/2
2013 s.148
[25] Yıldırım, age, s.148
[26] Veliyev, age, s.65
[27] D.L. Vateyşvili, Ruskaya Obşestevennoya Mısıl i Peçat na
Kafkaze (Kafkasya’da Rus İçtimai Düşüncesi ve Matbuatı), Moskova, 1973, s.
140-146. Aktaran, Veliyev, age, s.65
[28] Yıldırım, age, s.148
[29] Melahet Hesenova, Türk ve Azerbaycan Basınında Ermeni Sorunu:
2009-2010 dönemindeki Olaylarla İlgili Cumhuriyet ve Yeni Müsavat Gazeteleri
Üzerinden Karşılaştırmalı Bir İçerik Analizi, Yüksek Lisans Tezi, Ankara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2013, s.
[30] Akpınar, age. s. 89, Aktaran,
Yıldırım, age. s. 148
[31] Hüseynova, age, s.53
[32] Russkaya Periodiçeskaya Peçat
1702-1894 (Rusya’nın Devri Matbuatı 1702-1894), Moskova, 1959, s. 535. Aktaran,
Veliyev, age, s. 113
[33] Veliyev, age, s.113
[34] Savaş Açıkkaya, Çarlık Rusyası Hâkimiyetindeki Azerbaycan
Türklerinde Ulus Bilincinin Gelişmesinin Temel Dinamikleri, Erciyes
Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü Dergisi, Sayı: 28 Yıl: 2010/1. s. 415-416
[35] Yıldırım, age, s.148
[36] Ekinci, 1875-1877 (Tam Metin), Avrasiya Press, Bakü, 2005, s. 4
[37] Veliyev, age, s.91-92
[38] Swietochowski, age. s. 46
[39] Həyat gazetesi, 28 Aralık 1905, №
l29. Aktaran Ekinci, age. s. 7
[40] Ekinci, age. s. 7
[41] Swietochowski, age. s. 47
[42] Ekinci, age. s. 20-30
[43] Swietochowski, age. s.
[44] Hayat gazetesi, 3 Ocak 1906, № 2.
[45] Veliyev, age. s.108-109
[46] Swietochowski, age. s. 47
[47] Hayat gazetesi, 28 Aralık 1905, №
l29. Aktaran Ekinci, age. s. 7
[48] Ekinci, 21 Ağustos 1875, №3,
Aktaran, Ekinci, age, s.16
[49] Ekinci, age. s.8
[50] Ekinci, age. s.8
[51] Veliyev, age. s. 110
[52] II. Beynelhalk Türk Halkları Uşak
(çocuk) Edebiyatı Kongresi, 11-13 Ekim 2012, Bakü, S. 29
[53] Veliyev, age, s.111
[54] Hüseynov, age. s. 54
[55] Veliyev, age, s.110-111
[56] II. Beynelhalk Türk Halkları Uşak
(çocuk) Edebiyatı Kongresi, 11-13 Ekim 2012, Bakü, S. 29
[57] Hüseynov, age, s. 54
[58] Veliyev, age. s.111
[59] Hüseynov, age, s. 54
[60] Muhtalif Haberler, Keşkül
gazetesi, No:115, Tiflis, 1890, Aktaran, Veliyev, age, s.112
[61] Eziz Şerif, Molla Nesreddin Nece Yarandı, Azerbaycan Devlet Neşriyatı, Bakü,
1986, s. 11, Aktaran, Hüseynov, age. s. 55
[62] Veliyev, age. s.116
[63] Swietochowski, age. ss.48
[64] Veliyev, age. ss.116-118
[65] N.N. Zeynalov, Azerbaycan Matbuatı Tarihi, Azerbaycan
Devlet Üniversitesi Neşriyatı, Bakü, 1973, s.60, Aktaran, Veliyev, s.117
[66] Kafkazskiy Kalender (Kafkasya
Takvimi), Tiflis, 1891, ss. 235. Aktaran, Veliyev, age, s. 112
*
Gazetenin, yayın ve kapanışına ilişkin farklı kaynaklarda farklı tarihler
bulunuyor. Çalışmamızda, en yaygın geçen tarihler esas alınmıştır.
[67] Hilmi Ziya Ülken, Türkiye’de Çağdaş Düşünce Tarihi,
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2015, s.604
[68] K. Kalender, s.239. Aktaran,
Veliyev, age. s. 113
[69] Hesenova, age. s.64
[70] Veliyev, age, s.113
[71] Veliyev, age, s. 114
[72] Dilara Seyidzade, Azərbaycan XX əsrin əvvəllərində:müstəqilliyə
aparan yollar (XX. Yüzyıl Öncesinde Azerbaycan: Bağımsızlığı Getiren Yollar), Azerbaycan Cumhuriyeti Kitap Cemiyeti, Bakü, 1998, s. 12
[73] Veliyev, age. s. 115
[74] Ülken, age. s. 603
[75] Veliyev, age. s.115
[76] Swietochowski, age. ss.49
[77] Hajibeyli, The Origins, s.763; Novikov, Zapiski,
S.133-141. Aktaran, Swietochowski, age. s.55
[78] İbrahim Yüksel, Azerbaycan’da
Fikir Hayatı ve Basın, İstanbul, 1989, s.95. Aktaran, Savaş, age, s. 417
*
Topçubaşı’nın görev aldığı tarih bazı kaynaklarda 1895, bazı kaynaklarda ise
1897 olarak geçmektedir.
[79] Vüsala Guliyeva, Azerbaycan Basını, İstanbul
Üniversitesi yayınlanmamış makale, 2016, s. 5-6
Why the Baccarat game is so popular in the gambling world
YanıtlaSilThe reason is that 온카지노 가입쿠폰 the game is popular and the players prefer it 토토 사이트 Baccarat 클레오 카지노 is 바카라 몬 a casino game 제왕카지노 지급정지 which is played by two separate teams of four.