Kafkasya’nın
güney eteklerinden başlayarak, İran içlerine kadar, doğuda Hazar Denizi, Batı’da
ise Anadolu’ya uzanan hatta Azerbaycan denir.
Azerbaycan,
yani “Ateş Ülkesi” adını, yerel petrol kaynaklarının ateşlerini beslediği
sayısız Zerdüşt tapınağından almıştır.
Azerbaycan İranlı olma özelliğini 7. yüzyılın ortalarında Arap fethinden
ve İslamı kabul edişinden sonra dahi korumuş, ancak 4 yüzyıl kadar sonra
Selçuklu hanedanı yönetimindeki Oğuz Türklerinin akını ile büyük bir oranda
Türk nüfusu barındıran bir bölge haline gelmiştir.[1]
Azerbaycan,
tarihi süreç içerisinde İran hinterlandında yer alan bir coğrafyaydı. Ancak
İran’nın, Türk soylu hükümdarı olan Nadir Şah’ın 1747 yılında bir saray darbesi
sonucu öldürülmesiyle ülke bir karışıklık ve anarşi devresine girdi. Bu koşullar
altında İran’ın Azerbaycan üzerindeki hakimiyeti de sona erdi. Yerel güçler
bağımsız hanlıklara dönüştüler… Aralarında derin siyasal bölünmeler ve iç savaş
olmasına rağmen bunlar Kuzeyde Karabağ, Şeki, Gence, Bakü, Derbent, Kuba,
Nahcivan, Taliş ve Erivan; Güneyde ise Tebriz, Urmiye, Erdebil, Hoy, Maka,
Meracin ve Karadağ hanlıkları idi.[2]