26 Aralık 2017 Salı

Azerbaycan'da basının doğuşu, ilk gazeteler ve Ekinci gazetesi

Kafkasya’nın güney eteklerinden başlayarak, İran içlerine kadar, doğuda Hazar Denizi, Batı’da ise Anadolu’ya uzanan hatta Azerbaycan denir.
Azerbaycan, yani “Ateş Ülkesi” adını, yerel petrol kaynaklarının ateşlerini beslediği sayısız Zerdüşt tapınağından almıştır.  Azerbaycan İranlı olma özelliğini 7. yüzyılın ortalarında Arap fethinden ve İslamı kabul edişinden sonra dahi korumuş, ancak 4 yüzyıl kadar sonra Selçuklu hanedanı yönetimindeki Oğuz Türklerinin akını ile büyük bir oranda Türk nüfusu barındıran bir bölge haline gelmiştir.[1]
Azerbaycan, tarihi süreç içerisinde İran hinterlandında yer alan bir coğrafyaydı. Ancak İran’nın, Türk soylu hükümdarı olan Nadir Şah’ın 1747 yılında bir saray darbesi sonucu öldürülmesiyle ülke bir karışıklık ve anarşi devresine girdi. Bu koşullar altında İran’ın Azerbaycan üzerindeki hakimiyeti de sona erdi. Yerel güçler bağımsız hanlıklara dönüştüler… Aralarında derin siyasal bölünmeler ve iç savaş olmasına rağmen bunlar Kuzeyde Karabağ, Şeki, Gence, Bakü, Derbent, Kuba, Nahcivan, Taliş ve Erivan; Güneyde ise Tebriz, Urmiye, Erdebil, Hoy, Maka, Meracin ve Karadağ hanlıkları idi.[2]
Aynı dönemlerde, daha kuzeyde ise Rus yayılmacılığı söz konusuydu. Çarlık Rusya’sı Çar Büyük Petro döneminden başlayarak, bir takım yenileşme hareketlerinde bulunmuş ve hem güneye hem de doğuya doğru yayılmacı bir siyaset izlemeye başlamıştı. 18. yüzyılın sonlarına doğru ise hem Osmanlı Devleti’nin hem de İran’ın içinde bulunduğu sorunları fırsat bilen Rusya Kafkasya’yı işgal etmek için harekete geçti.
1801 yılında Gürcistan’ın doğusu ve ona bağlı olan Kazak ve Şamseddil sultanlıkları Rusya’ya katıldı. Bu olay Azerbaycan’ın Rusya tarafından işgalinin de başlangıcı oldu. Rusya Tiflis’i hareket üssü olarak kullanmaya başlamıştı. Kafkasya ve Azerbaycan’da bulunan hanlıklar arasında gerektiği kadar söz ve güç birliği yoktu, hatta kendi aralarındaki sorun ve meseleler Rusya’ya karşı direnç göstermelerini engellemiştir.[3]
Kafkasya’daki Rus kumandanı General P. Tsitsionov, Gürcistan’ın stratejik olarak elde bulundurulmasını güvenceye bağlamak için, doğuda Hazar Denizi, güneyde ise Aras nehri istikametinde ilerleyerek, Azerbaycan hanlıkları üzerindeki denetimi genişletmek gerektiği görüşündeydi. Tsitsionov’un amacı, ilhaktan ziyade hanlıklara bir tür vasallık ilişkisi içinde Rusya’ya tabi olmayı kabul ettikleri anlaşmalar imzalatmaktı. [4] Rusya’nın bu yöndeki amacı ise İran’ın bir Türk unsuru olan Kaçarların birliği sağlaması ve tekrar eski Azerbaycan hanlıkları üzerinde sahiplik iddiasında bulunmasıyla gerçekleşecektir. İran ordusunun Karabağ’a saldıracağından endişe duyan Karabağ Han’ı İbrahim Halil Han, Rus Komutan Sisyanov’a müracaat ederek ondan yardım istedi. Bunun karşılığında Rusya’ya sadık olacağını bildirdi. İran ordusunun Karabağ’a yürüyüş hazırlığında olduğu haberini alan İbrahim Halil Han, son çareyi Gence’ye gelerek Sisyanov’la görüşmekte buldu. Bu görüşme, Gence Kentinin 20 kilometre uzaklığındaki Kürekçay’ı kıyısında gerçekleşmiştir.[5]
Rusya ile Karabağ Hanlığı arasında 1805 tarihinde Kürekçay Antlaşması imzalandı. Bu aynı zamanda Rusya’nın Kafkasya’daki siyasi başarılarından biridir.
Bu antlaşmanın önemli bir diğer tarafı da Rusya’nın Azerbaycan’ı işgal ettiğine dair ilk hukuki vesika olmasıdır. Kürekçay Antlaşması devletlerarası ilişkilerde savaşsız olarak, yani siyasi yolla imzalanmış bir antlaşmadır. Rusya daha sonra Şeki, Şamahı ve Gence hanlıklarına da aynı antlaşmayı imzalattırarak onları da kendi egemenliği altına almıştır.[6]
Kürekçay Antlaşmasının ikinci maddesinde Rusya, Karabağ Hanı İbrahim Han’ın ve onun varislerinin haklarının korunması sözünü vermişti. Ancak,  Kürekçayı Antlaşması Rusya tarafından kısa sürede bozuldu.
1812 yılında Rusya hükümeti kendilerinin verdiği garantörlüğe ihanet ederek, Karabağ Hanlığı dahil kendi hakimiyetlerinde olan Azerbaycan hanlıklarının hakimiyetine son verdi. Bunun sonucunda “Azerbaycan halkı milli siyasi hukukunu kamilen kaybetti”[7]
Bu istila hareketinde Rusya’nın karşılaştığı bir güçlük İran’ın meydan okuyan varlığıydı. Ülke içinde uzun süren iç çatışmalara son veren Kacar Hanedanlığı kurulmuş, bir zamanlar İran’ın kuzey sınırı olan bölgedeki Rus hakimiyetine karşı bir tutum takınmıştı. 1804’te Kral Feth Ali Şah’ın oğlu Abbas Mirza, Erivan ve Nahçivan hanlıklarının da teşvikleriyle Rusya’ya karşı harekete geçti. Eçmiyazin’de yenilgiye uğrayan İranlılar geri çekildi, fakat 1806 baharında tekrar harekete geçerek daha önce Rus hakimiyetini kabul etmiş olan Karabağ ve Şeki’de de isyan ateşinin yükselmesine neden oldular. Savaş yıllarca devam etti. Ruslar yavaş adımlarla da olsa, belli aralıklarla yükselen isyanları bastırıp Bakü ve Kuba’ya 1806’da Taliş’e 1809’da boyun eğdirdiler. Ancak 1812’de Osmanlılarla savaş bittikten sonra İran’a karşı etkin bir harekete giriştiler. Kısa, fakat başarılı Rus seferi, aynı yıl imzalanan Gülistan Antlaşması ile son buldu.[8] 1813’te yapılan Gülistan Antlaşması ile Rusya Karabağ’a tamamen hakim olmuştur.[9]
1926’da Rusya’da bir karışıklık yaşanıyordu. Sant Petersburg kentinde, bir grup aydın Çar’a karşı isyan başlattı. Bu isyan Rusya tarihinde “Dekabristler” isyanı olarak bilinmektedir. Bu isyan ve kargaşanın Rusya’yı zayıf düşüreceğini düşünen İran, Rusları Azerbaycan ve Kafkasya’dan çıkarmak için harekete geçti. Ancak savaş Rusya’nın lehine sonuçlandı ve Rus ordusu Tebriz’e kadar ilerledi. Bunun üzerine İran, Rusya ile acele bir anlaşma yapmak zorunda kaldı. Taraflar 10 Şubat 1828’de Tebriz yakınlarındaki Tükmençay köyünde, tarihte Tükmençay Antlaşması olarak bilinen anlaşmayı imzaladılar.[10]Antlaşma büyük ölçüde Gülistan Antlaşmasının koşullarını koruyor, Çar buna ilaveten Erivan ve Nahçivan hanlıkları ile Ordubad bölgesinin Rusya’ya bırakılmasını istiyordu.[11]
Tükmençay Antlaşması’yla, Azerbaycan’ın üçte birlik bölümü Rusya’da diğer bölümü İran’da kaldı. Bu antlaşmayla Kuzey Azerbaycan farklı bir kültür ikliminin altına da girmiş oldu.
1.     Azerbaycan’da Sermaye ve Aydın Sınıfının Ortaya Çıkması
İran’la imzalanan Tükmençay Antlaşması Azerbaycan coğrafyasını Kuzey ve Güney olarak ikiye böldü, Güney Azerbaycan İran’da Kuzey Azerbaycan ise Rusya’da kaldı. Rus işgali ile birlikte Azerbaycan’da siyasi olarak yeni bir dönem başlamıştır. Güney Azerbaycan’la Kuzey Azerbaycan arasında bölünme sadece fiziki bölünmeye sınırlı kalmamış kültürel ayrışma da oluşmaya başlamıştır. Kültürel değişmeye en iyi örnek, soyisimlerdeki yaşanan değişimdir. İran etkisindeki “zade” yerini Rus etkisine bırakmış soyisimler “yev” ve “yeva” ya da “ov” ve “ova” şeklinde değişmiştir.
Azerbaycan, ekonomik ve kültürel hayatına etki eden önemli bir diğer konu da petroldür. Azerbaycan, tarihi süreç içerisinde petrolün bilindiği bir coğrafyadır. 19. yüzyılda petrolün öneminin artmaya başlamasıyla Azerbaycan’ın da küresel ölçekte öneminin arttığı görülmektedir.  Bu dönemde Bakü, büyüklüğü ve hızlı adımlarla gelişen hayatıyla ülkenin her yanından girişimci, hırslı birçok kimseyi kendine çeken ve bu haliyle Doğu Transkafkasya’da yabancı bir ada oluşturuyordu.[12] Bu dönemde şehrin nüfusunun hızla arttığı da görülmektedir. 1863 yılında 14 bin olan nüfus 1903 yılında 206 bine çıkmıştır.[13] Şehir Azerbaycan’ın önemli bir merkezi, aynı zamanda yükselmekte olan yeni sanayi burjuvazisinin pınar başıydı. Petrol patlaması daha önceden Bakü civarında petrol kuyusu, rafineri veya toprak sahibi olanların hızla zenginleşmelerine neden olmuştur.[14] İlk akla gelenler Hacı Zeynelabidin Tağıyev, Musa Nağıyev, H. Dadaşov, Ş. Asudullayev, İ. Hacınski’dir ve bu isimler modern okullar, kütüphaneler, tiyatrolar, huzurevleri, camiler yaptırarak ülkenin yeniden yapılanmasında önemli katkıda bulunmuşlardır. Bu sanayicilerin Avrupa’nın sayılı üniversitelerine göndermiş olduğu yüzlerce genç, Azerbaycan’ın gelecek hayatında önemli gelişmelere imza atmışlardır.[15]
Azerbaycan’daki kültürel değişimi sadece, bazı zengin işadamlarının yaptığı katkılarla açıklamak yeterli olmayacaktır. Azerbaycan’ın, Rus işgaliyle birlikte Rusya üzerinden batı kültürüyle iletişime geçtiği ve milliyetçilik başta olmak üzere yeni fikirlerle tanıştığı söylenebilir. Tek tek o dönem aydınlarının biyografileri okunduğunda pek çoğunun önce Rusya’nın bölgede açtığı okullarda daha sonra da eğitimlerine Rus üniversitelerinde devam ettikleri görülecektir. Azerbaycan’ı etkileyen bir diğer husus da Rus işgalinin ardından ağırlığı hissedilmeye başlanan Osmanlı etkisidir. 1833 yılında Azerbaycan’ı Rusya ve Batı Avrupa pazarlarına bağlayan Bakü-Batum tren yolunun tamamlanması ile bölgenin İstanbul’la teması kolaylaşmış ve bu durum Azerbaycan’da Türk nüfuzunun kuvvetlenmesine yol açmıştır.[16]
Aydınlar sınıfı kimlerden oluşuyordu? Başlangıçta bu kesimi oluşturanlar meslekleri gereği sık sık Rus atmosferi içinde bulunma durumunda olan, çoğunlukla Çarlığın askeri ve sivil hizmetlerinde çalışan az sayıda Azerbaycanlıydı. Vorontsov döneminde idari görev kapıları yerli halka açıldığında sayıları arttı. Bunlar çoğunlukla ya Rus askeri okullarıyla 1830’lara kadar var olan Rus-Tatar Okullarında* eğitim görmüşlerdir.[17]
Azerbaycanlı aydınlar sınıfı, ilk dönemlerinde parlak ve düşünsel planda çok başarılı insanlar yetiştirdi, bunların yazdıklarında bu kesimin gelecekteki temel meselelerini oluşturacak temaları yakalamak mümkündü.[18] Peki bu aydınlar kimlerdi? Azerbaycan’da yenileşme ve reform hareketlerinin mimarları olarak ilk akla gelen isimler Abbaskulu Ağa Bakıhanov, Mirza Şefi Vazih, Mirza Kazım Bey, İsmail Bey Gutkaşınlı, Mirza Feth Ali Ahundov, Hasan Bey Zerdabi’dir.[19] Ahundov, Zerdabi ve Seyit Azim Şirvani, özellikle eğitim yönüyle öne çıkan aydınlar olmuşlardır.[20] Ahundov, öncelikle Azeri dilinde ilk Avrupai tarzda yazılmış oyunlarıyla ün kazandı.[21]
2.     Azerbaycan’da Basının Doğuşu
Batı’yla iletişim halinde, Batı’daki gelişmeleri takip eden bir aydın sınıfının ortaya çıkması Azerbaycan için aynı zamanda fikri hareketlerin de ortaya çıkmasını beraberinde getirmiştir. Fikirlerin kitlelere ulaştırılması ise ancak basınla mümkün olabilirdi.
Basım işine 1812 yılında başlanılan Azerbaycan’da ilk süreli yayınların yayınlanması 19 yüzyılın 2. yarısına kadar gecikmiştir. Gecikmenin nedeni olarak ise Çarlık Rusya’sının Kafkasyalılar arasında Rusçayı yaygınlaştırmak istemesi ve diğer taraftan Azerbaycan’ın dinen farklı olması gösteriliyor.[22]
Azerbaycan basını ilk adımlarını Azerbaycan dışında atmış ve ilk gazete ve dergiler Bakü’de değil, Tiflis’te basılmaya başlamıştır.[23] Ruslar, Kafkasya ve Azerbaycan’ın işgalinden sonra takip ettikleri müstemlekecilik siyaseti gereği halkla ilişkiler kurabilmek, hükümetin kararlarını ve kanunları duyurabilmek amacıyla 1828’de Tiflis’te Tifflisskiy Vedomosti (Tiflis Haberleri) adıyla bir gazete çıkarırlar.[24] Rusça çıkarılan bu gazetede Azerbaycan’la ilgili çeşitli yazılar da yayınlanmıştır. Gazete, 1829’da Gürcüce, 1830’da Ermenice, 1832’de Azeri Türkçesi’yle ekler vermiştir.[25]
Resmi bir yayın organı olan Tifflisskiy Vedomosti gazetesinde bölge aydınlarının yazdıkları görülmektedir. Gazetenin aktif yazarları ve muhabirleri içerisinde ünlü Azerbaycanlı alim, şair ve eğitimci Abbaskulu Ağa Bakıhanov da bulunuyordu.[26] Abbaskulu Ağa, aynı zamanda gazetenin Farsça yayınlanan sayılarının redaktörlüğünü de yapmıştır. Gazetenin yazarları arasında Abbaskulu Ağa’nın yanı sıra, P.S. Senkovski, G.S. Gordeyev, D.E. Zubarev, S.İ.Dodaşvili, A.Balcıhanov, P.D. Zaveleyski gibi isimler yer almıştır.[27]
Tifflisskiy Vedomosti gazetesinin “Tiflis Exbarı” ismiyle verdiği Azerbaycan Türkçesi’ndeki eki kısa bir süre yayınlandıktan sonra Rusya tarafından kapatılmıştır.[28] 1838-1864 yılları arasında yine Rusça olarak çıkan Zakavkaskiy Vestnik (Kaskas-Ötesi Haberleri) gazetesinin de 1845’den itibaren Azerbaycan Türkçesinde nüshaları yayınlanmıştır.[29] Ancak “Kafkasın Bu Terefinin Xeberi” ismiyle yayınlanan bu Türkçe ekin de yayın süresi pek uzun olmamış, 1849’de kapatılmıştır.[30] Hüseynov’a göre ise ekin kapatılış tarihi 1849 değil 1846’dır.[31]
Azerbaycan’da çıkan ilk gazete Rusça Bakinski Listok’tur. 19 Mart 1871’de Bakü’de Hıristiyan Sink tarafından çıkartılan gazete, yayınını ancak 3 Haziran 1872 yılına kadar sürdürebilmiştir.[32] Gazetenin daha birinci sayısında, matbaada Azerbaycan şubesi açılacağı ve gazetenin Azerbaycan dilinde de yayınlanacağı haberi yer almışsa da gerçekleştirilememiştir.[33]
Söz konusu gazeteler, Rus hükümetinin bölge politikaları gereği çıkan resmi gazeteler olup, resmi haberler, ilanlar, vergi kanunları… vb. ile ilgili konularda muhataplarını bilgilendirmek ve içeriklerinden de anlaşılacağı gibi devlet işlerini yayınlamak maksadıyla neşrolunmuşlardır. Bunların Azerbaycan Türkçesinde neşredilen nüshalarının dahi herhangi bir milli yönünün olmadığı ve milli basın kapsamına dâhil edilemeyeceği tartışmasızdır.[34]
2.1.     Ekinci Gazetesi
Zakavkaskiy Vestnik gazetesinin kısa süreli verdiği Türkçe ekin ardından uzunca bir süre Azeri Türkçesiyle yayın olmamıştır. Azerbaycan’ın milli matbuatı 22 Temmuz 1875’te Hasan Bey Zerdabi tarafından ayda iki defa çıkarılan Ekinci gazetesi ile başlar. Gazete 1875-1877 yılları arasında 56 sayı çıkmıştır. İlk sayıları 4, daha sonraki sayıları 8 sayfa çıkan bu gazete Azerbaycan’da milli matbuat oluşması yolunda çığır açmıştır.[35]
Hasan Bey Zerdabi, Azerbaycan’ın tarihi Şirvan bölgesinin Zerdab kentinde aydın bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Orta öğrenimini Şamahı ve Tiflis’de tamamlayan Zerdabi’nin dünya görüşü ise Moskova Üniversitesi’nde okuduğu dönemde Rus, sosyal felsefe fikrinin önemli isimlerinden K.A. Timiryazev, G.G.Meçnikov ve D.G. Pisarev’in etkisi ile şekillenmiştir. Zerdabi, Darvin’in “evrim teorisi” ile de Moskova’da tanışarak benimsemiştir ve bu teorinin hararetli savunucularından biri olmuştur.[36] Zerdabi, Moskova’daki eğitimi sırasında aynı zamanda batı düşünce sistemlerini de tanıma fırsatı bulmuştur. Ülkesine döndükten sonra ise toplumun milli değerlerine sahip çıkması ve milli varlığını koruyabilmesi açısından bilimin ve eğitimin anadilinde yani Türkçe yapılması, Avrupa kültürünün, açılacak milli okullarda çocuklara verilmesi ve milli aydın sınıfının oluşturulmasını savunmuş, Rusya’nın asimilasyon politikalarına karşı çıkmıştır.[37]
Hasan Bey Zerdabi, bir fikir adamı olduğu kadar aynı zamanda bir eylem adamıydı. Tiyatro ve gazeteciliği, milleti uyandırmanın iki önemli aracı olarak görmüştür. Azerbaycan’da modern tiyatronun kurucusu olarak kabul edilen Mirza Feth Ali Ahundov, tiyatroyu okuma yazma bilmeyen geniş kitlelere sözle ulaştırmak için uygun bir araç olarak görmüş ancak ulaşmak istediği kitle tarafından tiyatro fazla radikal görüldüğünden uzunca bir süre eserlerini sahneleme fırsatı bulamamıştı. Bu imkan ancak Bakü Ortaokulu’nda öğretmenlik yapan Zerdabi’nin öncülüğünde bir avuç öğrencinin girişimleriyle mümkün olmuş, 1873 yılında okuldaki bu tiyatro etkinliğini takiben, tiyatro zamanla kültürel bir unsur haline gelmiştir.[38]  
Zerdabi’nin kitlelere ulaşmak için önemli gördüğü bir diğer yol basın olmuştur. 1872’de Rus hükümetine gazete çıkarmak için müracaat eden Zerdabi, ancak üç yıllık bir beklemenin ardından onay alabilmiştir. [39] Ancak o dönemde bütün Kafkasya’da Arap alfabesiyle baskı yapacak matbaa yok denecek kadar azdı. Tiflisskiye Vedomosti ve Zakavkazski Vestnik gazetelerinin basıldığı Tiflis’te Arzanov kardeşlerin matbaası vardı ancak ona da bel bağlanamazdı. Onun için Azeri Türkçesiyle gazete basmak için öncelikle işe milli bir matbaa kurulmasıyla başlamak gerekiyordu. Hasan Bey Zerdabi, o dönemde İstanbul’a gelerek Babı Ali Caddesi’nde kitap ve matbuat işi yapan Azerbaycanlı aydınlar ile görüştü ve matbaa için gerekli olan malzemeyi bulabildi.[40]
Zerdabi pek çok zorluğa göğüs gererek Rusya Türkleri arasındaki ilk Türkçe gazete olan Ekinci’yi çıkarmayı başarmıştır. Bu gazete, Zerdabi’nin Moskova Üniversitesi’ndeki öğrencilik yıllarından kalma halkçı eğilimlerine uygun olarak öncelikle köylülere seslenmeyi amaçlıyordu,[41] isminin belirlenmesinde de bu düşünce etkili oldu.
Ekinci gazetesi, “dahiliye haberleri”, “ekin ve ziraat haberleri”, “ilim haberleri”, “taze haberler” ve” ilan” sayfalarından oluşmuştur. Zerdabi, ilk sayının dahiliye bölümünde bu bölümlerde ne tür haberler olacağını açıklamıştır. Dahiliye bölümünün gazetenin içeriğine ilişkin olacağını belirten Zerdabi, ekin ve ziraat haberleri bölümünde de yine başlıktan da anlaşılacağı üzere toprakla uğraşan insanlara yardımcı bilgilerin yer alacağını, İlim haberleri bölümünde bilimsel gelişmelere yer verileceği, taze haberler başlığında da ekonomik, politik gelişmeler hakkında okuyuculara bilgi aktarılacağını belirtmiştir.[42]
Hasan Bey Zerdabi, halkçı görüşlerinden, dahası Osmanlı sempazitanı tutumu yüzünden Çarlık Rusya’sı için kuşku uyandıran biriydi. 1877’de yani Osmanlı-Rus savaşının ortasında gazetesi kapatıldı.[43] Zerdabi o günlerde yaşadığı zorlukları 31 yıl sonra Hayat gazetesinde şu şekilde anlatmıştır: Ekinci’nin üçüncü yılında düşmanlıklar, kaygılar ve engeller daha da arttı. Rusya-Türkiye savaşı ve Dağıstan’da başlayan karışıklıkların ardından Ekinci’nin günü artık daha da kara oldu. Müslümanların düşmanları, her taraftan Ekinci’nin üstüne gelip onun kapanması için çaba gösterdiler. Jandarmaya her gün benden asılsız ihbarlar yapıyorlardı, peşime hafiyeler takıldı.[44] 
Ekinci gazetesinin Azerbaycan yenileşme hareketi içinde ayrı bir yeri vardır. Hem yenileşme görüşlerinin oluşması açısından, hem de bu görüşlerin aktarılması ve yaygınlaşması açısından bu yer ve rolü önemlidir. En başta aydınlar görüşlerini belli bir cephe haline getirdikleri Ekinci gazetesinde savunma ve aktarma imkanı bulmuşlardır. Bu gazete belli görüşlerin olgunlaşması ve oluşturulması açısından da önemli bir araç olmuştur.[45] Gazete, gördüğü bu işlevin yanı sıra toplumsal bir kırılma ve karşı çıkışlara da sebep olmuştur. Şii ulemadan bazıları, kafir icadı olarak gördükleri gazetenin İslam’ın ruhunu zedelediğini düşünüyorlardı. Nazik bir konu olan dil ise başka bir ayrılık noktasıydı. Ekinci oldukça sade bir dille yazılıyordu, Arapça ve Farsça terimler pek az kullanılıyor, buna karşılık çoğunlukla Zerdabi’nin icat ettiği yeni terimlere yer veriliyordu. İfade dili olarak Farsça’yı kabul eden kesim, onun yazma diline uygulanamayacak yaygın konuşma dilini kullanmasını düşmanlıkla karşılıyorlardı.[46]
Hasan Bey Zerdabi, o dönem yaşadığı zorlukları daha sonra başka bir gazetede ayrıntılı olarak anlatmıştır: Gazeteyi nasıl çıkardım? Para yok, yazacak arkadaş yok, bina yok, matbaa yok, alim yok, yüz, iki yüz kişiden fazla okuyucu da yok. Devlet tarafından izin almak da büyük bir beladır.[47] Dünyada her gazete, harfleri dizen, redakte eden, basan  beş on kişi istihdam etmektedir. Ancak bu işlerin tamamını ben kendim yapıyorum. Dikkatli okuyup, kusurlarımızı görüp de gülmeyin. Gülmek yerine bizim Müslümanların gazete bastıracak adamı olmadığı için ağlayın.[48]
Ekinci’nin hangi şartlarda yayınlandığını anlatmak için Ahundzade de “O zaman Azerbaycan dilinde kitap basmak dağ aşmak gibi bir işti. Kitap yazmış bir yazar onu bastırmak için para bulsa, matbaa bulamıyordu, matbaa bulsa sansürden dolayı yayın izni alamıyordu, yayın izni alıp bastırsa bu sefer de okuyucu bulmakta zorluk çekiyordu” demiştir.  Yazarın “Kemalüddövle Mektubları” isimli çalışmasının yaklaşık 60 yıl sonra basılmış olması bu görüşünün somut örneği olarak görülmektedir. Ekinci gazetesinin böyle bir dönemde yayına başlamış olması büyük bir olay olarak değerlendirilmesi gerekir.[49]
Ekinci gazetesi, Azerbaycan basın tarihi açısından bugün de önemini korumakta, bunun en önemli göstergesi de gazetenin çıktığı 22 Temmuz tarihinin ülkede “basın bayramı” olarak kutlanmasıdır. “Sadece kurucusu, editörü, yazarları değil; içeriği, fikri istikameti, dili, baskısı, okuyucuları da yayınlandığı toprakla bağlı olan, onun maddi ve manevi hayatını esas alan, öncelikle kendi vatanına hizmet eden ilk gazete “Ekinci”dir ki Azerbaycan milli basının tarihi de, doğal olarak, bu gazete ile başlamıştır.”[50]
Dönemin Azerbaycan Türk aydınlarının buluşma noktası olan Ekinci gazetesinde Necef Bey Vezirov, Asker Ağa Gorani, Seyid Azim Şirvani, Muhammedtağı Alizade Şirvanii, Haydari, Mirza Feth Ali Ahundov yazmıştır. 3 yılda 300 abonesi olan gazete, sansür idaresinin sıkı takibi ve maddi sıkıntılardan dolayı 3 yıl sonra kapatıldı. Kapatılma sebebi, gazetede yayınlanan Necef bey Vezirov'un makalesinin (mektup) siyasi fikirler ifade etmesiydi. Mektubun yayınlanması için sansürden izin alınmıştı, fakat gazetenin bir daha yayınlanmasına izin verilmedi.
2.2.     Ziya ve Ziya-yı Kafkasya (1879-1884)
Ekinci gazetesinin kapatılmasının ardından onun yerini dolduracak yeni yayın organının yayınlanması uzun zaman almıştır. Bakü’de Realni Gimnazyum’da öğretmen olan Mirza Mehmet Bey “Camcahannüma ve Ayineyi Bedennüma” isimleriyle gazete çıkarmak istemiş ancak izin alamamıştır.[51]
Rus baskısının üst düzeyde olduğu bu dönemde ikinci Türkçe gazete Ziya 14 Ocak 1879’da Tiflis’te Sait ve Celal Ünsizade kardeşler tarafından çıkarıldı.[52] Bir süre sonra isim değişikliğiyle yayınını Ziya-yı Kafkasya olarak devan ettiren gazete 1884’te kapandı. Kapanmasına yakın matbaasını Şamahı’ya taşıyan gazete[53] aynı zamanda bu matbaada İslam dinini tebliğ eden çok sayıda kitap bastı.[54]
Gazetenin yayınlandığı dönemler aynı zamanda Azerbaycan’da dil tartışmalarının da yaşandığı bir dönemdir. Bu isimlerin başında ise Mirza Feth Ali Ahundov geliyordu. Ünsizade kardeşler, Ahundov’un Latin alfabesine geçilmesi yönündeki görüşlerine gazetelerinde muhalefet ederek Arap alfabesinin savunucusu olmuşlardır. Buna karşın gazetenin muhafazakar yapısı ve öne sürdüğü görüşler sebebiyle Batı’da ve Rusya’da eğitim gören Azerbaycanlı aydınlar gazetenin faaliyetlerinden memnun değildi.[55]
1884’te yayın hayatına son veren gazete ağırlıklı olarak eğitim konusu üzerinde durmuş, eğitimin yeni usullere uygun okullarda verilmesi gerektiğini sayfalarında işlemiştir. Gazetenin kurucusu Sait Ünsizade, kendi teşebbüsüyle üst seviye derslikler hazırlayarak faaliyete geçirmiştir.[56]
2.3.     Keşkül Dergisi
Ziya-yı Kafkasya’nın kapanmasından sonra, gazetenin yayıncısı Sait Ünsizade'nin kardeşi Celal Ünsizade Tiflis'de Keşkül dergisini çıkarmaya başladı. Yayınına 11. sayısından sonra gazete olarak devam eden Keşkül 1883'ten 1891'e kadar toplam 123 sayı yayınladı. [57] Kardeşinden farklı olarak, modern eğitimli, Rus ve Batı kültürüne yabancı olmayan Celal Ünsizade’nin çıkarttığı dergi görüş ve ideoloji olarak Ekinci’ye daha yakındı.
Keşkül, kısa sürede Azerbaycanlı aydınların üssü haline gelmiş, Ekinci’nin kurucusu Hasan Bey Zerdabi’nin yanı sıra, Seyit Azim Şirvani, Mirza Feth Ali Ahundov, Feridun Bey Köçerli, Mehmet Ağa Şahtahtılı gibi döneminin önde gelen isimleri burada yazmaya başlamıştır.[58] Güncel konuların yer verildiği Keşkül, aynı zamanda dünya klasiklerinin Azerbaycan Türkçesi’ne tercüme edilmesinde önemli hizmetler vermiş, ilk defa Azerbaycan klasiklerinin diğer halkların dillerine çevrilmelerine yine bu çatı altında teşebbüs edilmiştir.[59]
Keşkül, “dil” ve “millet” kavramları üzerinde ısrarla durmuştur. Aydınların ve halkın, zihnine ve düşüncesine “Azerbaycan Milleti” kavramının hakim olmasında Keşkül gazetesinin tartışılmaz bir yeri vardır. Keşkül, “senin milliyetin nedir?” sorusuna “Ben Müslüman’ım” diye cevap verenleri keskin bir dille eleştirmektedir. Aras nehrinin her iki sahilindeki halk için “Azerbaycan Türkleri” ifadesinin kullanılmasını teklif etmiştir. İmkansızlıklar nedeniyle gecikmeli olarak yayınlanabilen gazete 1891 yılında bu şekilde devam edemeyerek yayınına son vermiştir. [60]
2.4.     Şarki Rus
Keşkül’den sonra Azerbaycan dilinde gazete, Mehmet Ağa Şahtahtlı tarafından 1903 yılının Mart ayında Tiflis'te Şarki Rus adıyla çıkarılmaya başlandı. Başörtüsü meselesi, alfabe değiştirilmesi, mekteplerde eğitimin geliştirilmesi gibi konularda yazılar çıkan, medeniyet, edebiyat, dil meseleleri üzerinde duran gazete, dünya klasiklerinin tercümelerini de yayınlıyordu. Haftada 3 gün, 8 Haziran 1904 yılından ise günlük yayınlanan ve liberal çizgi benimseyen gazete, Çarlık rejimi, mevcut siyasi ve sosyal hayatla ilgili konulara hiç dokunmuyor, sadece halkın bilinçlendirilmesi ve medeniyeti üzerine yazılar yayınlıyordu.[61] Gazetenin faaliyetinde Celil Mehmetkuluzade, Ömer Faik Nemanzade ve Samet Ağa Gaibov aktif olarak rol alıyorlardı. Gazetede, Mirza Ali Ekper Sabir, Abbas Sehet ve Mehmet Sait Ordubadi’nin eserleri yayınlanıyordu.[62]
Azerbaycan’da kısa bir süre için yani, 1850’li yıllarda Vorontsov’un ve 1896’dan 1905 yılına kadar Golitsin’in valilikleri döneminde, “Türkiye ve İran’la olan bağları gevşetebilmek için Ruslar bir Azeri kimliğinin geliştirilmesini desteklediler. Bunun için özellikle daha az Farsçalaşmış bir Türkçe kullanımı desteklendi. 1904 yılında Osmanlıca’yı değil de Azeri Türkçesi’ni destekleyen bir yayın olan Şarki Rus gazetesinin yayınlanmasına izin verildi.”[63]
Şarki Rus gazetesi Azerbaycan’da yenilikçi düşüncenin gelişmesinde ve halkın gelenekçi görüşten, milletleşme sürecine geçişine öncülük yapan yayınlardan biridir. Alfabe meselesi konusunda Mirza Feth Ali Ahundov’un yolunu devam ettirerek Arap alfabesinin ıslahını meselesini ortaya atmış, fakat İsmail Gaspıralı tarafından kesin bir dille eleştirilmiştir.[64]
Ahmet Ağaoğlu ve Ali Bey Hüseyinzade gazetenin sahibi Mehmet Ağa Şahtahtlı’yı gazetenin Tiflis’ten Bakü’ye taşınması konusunda ikna etmiş ve gazete Bakü’ye taşındıktan sonra Ahmet Ağaoğlu’nun Şarki Rus’a ortak olacağı konusu gündeme gelmiştir. Kafkasya yetkililerinden Ahmet Ağaoğlu’na çalışma izni çıkmayınca, Şahtahtlı bu sorunu çözmek için St. Petersburg’a gitti ve gereken izni aldı. Tiflis’teki yayınına son veren, taşınma hazırlığı içinde bir aydan beri uğraşırken, Bakü’de Ahmet Ağaoğlu ve Ali Bey Hüseyinzade Hayat adlı gazeteyi çıkarmaya başladılar. Bu, mali durumu müsait olmayan Şarki Rus gazetesi yayımına son verilmiştir. Gazetenin son sayısı 15 Ocak 1905’te yayınlanmıştır.[65]
2.5.    Kafkasya’da Farklı Dillerde Çıkan Gazeteler ve Kaspi
Çarlık Rusya’nın işgali altındaki ülkelerde ağır bir sansür vardı. Bu sansüre rağmen zaman zaman gazete imtiyazları veriliyordu ancak bir bahane ile bu gazeteler kısa bir süre sonra kapatılıyordu.
1870 ile 1899 yılları arasında Kafkasya’da 53 gazete yayınlanmıştır. Bunların 20’si Rusça, 15’i Gürcüce, 15’i Ermenice, sadece 3’ü Azerbaycan Türkçesi’ndeydi.[66] 19. yüzyılın sonu ile 20. yüzyılın başları Azerbaycan tarihinin en karanlık devrini oluşturuyordu. Bu devirde bütün Rusya’da İsmail Gaspıralı’nın, Tercüman’ından uzun soluklu başka Türkçe gazete yoktu.[67]
Bu dönemde Kafkasya’da, Rusça, çıkan ve en yaygın olan gazeteler; Kafkaz (Kafkasya), Tiflisski Vestnik (Tiflis Haberleri), Tiflisskoye Obyavleniye (Tiflis İlanları), Kaspi, Yuridiçeskaya Bozreniye (Hukuk Yorumları), Bakinskiye İzvestiya (Bakü Haberleri) Serverni Kafkaz (Kuzey Kafkasya), Bakinski Torgovo-Pramişlenni Listok (Bakü’nün Ticari-Sanayi gazetesi) ve Bakinskiye Gubernskiye Vedomosti (Bakü Eyaletinden Haberler) idi.[68] Bilim cemiyetleri, kurum ve kuruluşların yayınlarını da dikkate alındığında toplam 69 süreli yayının çıktığı görülecektir. Ancak Bu yayınların bazılarının ömrü çok kısa olmuştur. Beş yıldan fazla yayınlanabilmiş basın organlarının sayısı yirmi üçtür.[69] Azerbaycan’da o dönemde Rusça çeşitli mecmualar da yayınlanıyordu. Bu mecmuaların çoğu ideoloji ve görüş açısından Kafkasya’dan yayınlanan mecmualarla aynı idi. Gazete sayfalarında günlük haberler, Rusya, Kafkasya ve Azerbaycan’da yaşanan olaylar, Rus ve yerli yazarların eserleri, Çar fermanları ve ilanlar yayınlanmaktaydı.[70]
Bakü’de Rusça olarak yayınlanmaya başlayan Kaspi gazetesi, dönemin şartlarına uygun yayın yaparak uzun süre yayınını sürdürmeyi başarmıştır. Yaklaşık 40 yıl boyunca yayın yapan gazete toplam 10 bin 65 sayı yayınlanmıştır. Gazetenin ilk yayın yönetmeni Viktor Vasilyeviç Kuzmin’dir. Gazetenin ilk 28 sayısı haftada iki sayı, daha sonra haftada üç sayı olarak yayınlanmış, 1884’ten itibaren günlük yayınlanmaya başlamıştır. Gazetenin ilk baskısı 400 adet yapılmış, ileriki yıllarda bu rakam bine çıkarılmıştır.[71] Gazete, 1895’te Azerbaycanlı İşadamı Hacı Zeynelabidin Tağıyev tarafından 57 bin ruble karşılığında satın alınmıştır.[72] Tağıyev, 24 Haziran 1898’de* gazetenin yayın yönetmenliğine hukukçu Ali Merdan Topçubaşı’nı getirmiştir, Topçubaşı görevini 1907’ye kadar sürdürmüştür.[73]
Bu dönem aynı zamanda Azerbaycan’da milli uyanış hareketleri hız kazanmıştı. Hacı Zeynelabidin Tağıyev’in satın aldığı Kaspi gazetesi; Ahmet Ağaoğlu, Ali Hüseyinzade, Hazan Bey Zerdabi, Ali Merdan Topçubaşı, Mehmet Ağa Şahtahtlı gibi aydınları bir araya getirdi. Gazetedeki yayınlar ile Rus makamlarına karşı Türk ahalinin hakları savunulmaya çalışıldı.[74]
Kaspi, özellikle Ali Merdan Topçubaşı’nın yönetiminde geleneksel İslam ümmeti kimliğine paralel olarak Azerbaycan milleti, Azerbaycan Türk’ü kavramlarını ve tezlerini hazırlayarak, bu kavramların toplum içerisinde yayılışı ile Azerbaycan’da toplumsal hareketliliği başlatmışlardır.[75]
Gazetede bir cephe oluşturan aydınların öncelikli konularından biri eğitimdi. “Mektepler okul diye adlandırılmayı hak etmiyorlar”[76] görüşünün hakim olduğu gazete mekteplerin geliştirilmesi Müslümanların sivil hizmetlerde görev alması, Mugan bozkırının ıslah edilerek köylülerin topraksızlık sorununun hafifletilmesi gibi konularda reformcu kampanyalar sürdürmüştür.[77]
Bağımsız Azerbaycan matbuatının en uzun soluklu ve Rusya Türklüğünün en itibarlı gazetelerinden biri olan Kaspi’nin eksikliği anadilde değil de Rusça olarak yayın yapmasıydı. Özellikle genel yayın editörlüğüne Ali Merdan Topçubaşı’nın getirilmesinden sonra Kaspi’nin milli basın kapsamında olduğu kesindir ve 1918 Mart olaylarında Bakü’de Ermeni alayları tarafından hedef seçilerek matbaasının yakılması bunun en büyük delilidir.[78]
Kaspi gazetesi Azerbaycan basın tarihi açısından son derece önemli yayınlardan biridir. Gazete 1919’da kapanmasına rağmen, Azerbaycan’ın bağımsızlığının ardından 1999 yılında Sona Veliyeva tarafından “Kaspi-Üç Asrın Gazetesi” sloganıyla yeniden yayınlanmaya başlandı. İlham Guliyev’in editörlüğünde, Azerbaycan Türkçesi ve Rusça olarak yayınlanan gazete, merkez sağda bir yayın çizgisindedir. Ortalama 5 bin tirajı bulunan gazete, kurucusunun edebiyatçı olması sebebiyle yayınlarında edebiyata ağırlık vermektedir.[79]

           SONUÇ
14.  yüzyılda küçük bir prenslik olan Ruslar, bu dönemlerden itibaren genişlemeye başladı, genişleme coğrafyası ise ağırlıklı olarak Türk toprakları oldu. Altın Orda Devleti’nin yıkılması ile ortaya çıkan Kazan, Astrahan, Kırım, Nogay ve Sibir hanlıkları Rusya tarafından teker teker işgal edildi. Rus orduları, 18. yüzyılın son çeyreğinde Gürcistan’ı işgal ederek güney ve doğu istikametinde, yani Azerbaycan topraklarına doğru ilerlemeye başladı. Gürcistan işgalinden sonra Azerbaycan hanlıkları da teker teker Rus boyunduruğuna girdi. İran’ın Azerbaycan için hak iddiasıyla giriştiği bir dizi savaşta da Rusya’ya karşı başarı gösterememesi ile Azerbaycan hem fiziki olarak hem de kültürel olarak ikiye bölündü.
Hanlıkları, önce hanların saltanatlarını korudukları bir düzende kendisine bağlayan Rusya, kısa bir süre sonra mukavemete uğramadan, bölgeye tam olarak yerleşmek ve bölge halkını asimile etmek maksadıyla Azerbaycan hanlarını azletti. Asimilasyonun ikinci unsurunu ise başlangıcında “Rus-Tatar Okulları” ismiyle açılan (Daha sonra bu isim değişmiştir) Rusça eğitim veren okullar oluşturuyordu. Rusya’nın bu girişimlerinin çok yönlü sonuçları olmuştur. Bunları olumlu ve olumsuz olarak ikiye ayırmak mümkün… Rusların, hanları azletmesi ile Azerbaycan’da bir yeknesaklığa doğru gidildiği görülmektedir. Bu süreci, bölgeye getirilerek yerleştirilen, Ermeni ve Rus göçmenler ile Rus-Tatar okullarında eğitim görerek, batı ile temas eden ve batı değerlerini, özellikle de milliyetçilik hareketlerini fark ederek ortaya çıkan aydınlar sınıfının da desteklediğini görmekteyiz. Kendi içinde hanlıklar vasıtasıyla, kabile düzeninde veya mezhebi olarak parçalı bir görünüm arzeden Azerbaycan toplumu, göçlerle kendi topraklarına yerleştirilen ötekine (Ermeni-Rus göçmenler) karşı bir araya gelmiş, Moskova’da, Petersburg’da veya batı üniversitelerinde eğitim görerek kendi ülkelerine dönem aydınlar sayesinde de kimliklerinin farkına vararak, parçalı görünümlerinden daha bütüncül bir yapıya doğru evrilmeye başlamıştır.
Rus işgali altındaki Azerbaycan’da kültürel kimlik mücadelesinin iki önemli aracının olduğunu görmekteyiz. Bunlardan biri eğitim diğeri ise basındır. Bu çalışmamızda, 1905’e kadar Azerbaycan basınını inceledik. Azerbaycan’da ilk Türkçe gazetenin 1832’de Tiflis’te Ruslar tarafından çıkarıldığını görmekteyiz. Ancak kısa süreli bu yayın müstakil bir gazete değil, çalışmamızda detaylarını verdiğimiz, Rusça yayın yapan bir gazetenin ekidir. Azerbaycan’ın ilk milli gazetesi ise Hasan Melikzade Zerdabi tarafından 1875 yılında çıkarılan Ekinci gazetesidir. Gazetenin yayın tarihi olan 22 Temmuz, bugün Azerbaycan’da “matbuat günü” olarak kutlanmaktadır.
Çalışmamızda geniş yer verdiğimiz Ekinci gazetesi aslında kısa süreli bir yayın olmuş, Rus hükümeti tarafından, Osmanlı-Rus savaşının yaşandığı 1877 yılında, Osmanlı yanlısı görülerek kapatılmıştır. Ancak gazetenin hem Azerbaycan basın tarihi açısından hem de Azerbaycan genel tarihi açısından önemi büyüktür. Ekinci gazetesine kadar münferit hareket eden aydınların gazete ile birlikte bir cephe oluşturmaya başladıkları; milliyet kavramı, dil ve kimlik tartışmalarını yoğunlaştırdıkları görülmektedir. Gazetenin bir diğer önemi ise Rusya Türkleri arasında ilk Türkçe yayın olma özelliğine sahip olmasıdır. Bu yönüyle de çığır açıcı bir işlev görmüştür.
Sonuç olarak, Rusya Türkleri arasında Ekinci gazetesi ile başlayan Türkçe yayının devamı Azerbaycan’da Ziya, Ziya-yı Kafkasya, Keşkül, Şarki Rus; Kırım’da Tercüman ile devam etmiştir. Teknik imkanların olmadığı, ekonomik kaynaklar ile kalifiye elemanın kıt olduğu, okur yazar oranının toplumun yüzde 4’ünü geçmediği, “Frenk icadı” olarak değerlendirilerek toplumsal karşı çıkışın yaşandığı ve en önemlisi de Rus yetkililer tarafından sürekli gözetim altında tutularak sansür ve baskıya uğrayan bu gazeteler, aslında önemli bir işlev görmüşlerdir. Millet kavramı gazeteler aracılığıyla kitlelere ulaşmış ve karşılık bulmuş, Rusya’nın asimilasyon politikalarına karşı milli bir duruş oluşmuştur. 200 yıllık bir işgalin ardından bugün Bakü’de, Kuba’da, Şuşa’da, Gence’de, Şamahı’da Türkçe konuşuluyorsa, dahası Azerbayca devleti varsa, bunda Ekinci gazetesi başta olmak üzere o dönemde zorluklar altında yayınlanan gazetelerin de payının olduğu yadsınmamalıdır.

KAYNAKÇA
Açıkkaya, Savaş, Çarlık Rusyası Hâkimiyetindeki Azerbaycan Türklerinde Ulus Bilincinin Gelişmesinin Temel Dinamikleri, Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı: 28 Yıl: 2010/1.
II. Beynelhalk Türk Halkları Uşak (çocuk) Edebiyatı Kongresi, 11-13 Ekim 2012, Bakü
Ülken, Hilmi Ziya, Türkiye’de Çağdaş Düşünce Tarihi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2015
Ekinci, 1875-1877 (Tam Metin), Avrasiya Press, Bakü, 2005, 
Devlet, Nadir, Rusya Türklerinin Milli Mücadele Tarihi (1905-1917), Ankara, 1985
Guliyeva, Vüsala, Azerbaycan Basını, İstanbul Üniversitesi yayınlanmamış makale, 2016
Hesenova, Melahet, Türk ve Azerbaycan Basınında Ermeni Sorunu: 2009-2010 Dönemindeki Olaylarla İlgili Cumhuriyet ve Yeni Müsavat Gazeteleri Üzerinden Karşılaştırmalı Bir İçerik Analizi, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2013,
Hüseynov, Eflatun, Azerbaycan Basınında Haber Kaynakları, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 2005
Swietochowski, Tadeusz, Müslüman Cemaatten Ulusal Kimliğe Rus Azerbaycanı 1905-1920, Cambridge Unuversity Press, 1985, çev: Nuray Mert, Bağlam Yayınları, İstanbul, 1988,
Veliyev, Afgan, Azerbaycan’da Yenileşme ve Milliyetçilik Hareketi, Karpol İletişim, İstanbul, 2005
Yıldırım, İrfan Murat, Azerbaycan Matbuat Hareketlerinin Başlangıcı, Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 2/2 2013
Seyidzade, Dilara, Azərbaycan XX əsrin əvvəllərində:müstəqilliyə aparan yollar (XX. Yüzyıl Öncesinde Azerbaycan: Bağımsızlığı Getiren Yollar), Azerbaycan  Cumhuriyeti Kitap Cemiyeti, Bakü, 1998





[1] Tadeusz Swietochowski, Müslüman Cemaatten Ulusal Kimliğe Rus Azerbaycanı 1905-1920, Cambridge Unuversity Press, 1985, çev: Nuray Mert, Bağlam Yayınları, İstanbul, 1988, s.19
[2] Swietochowski, age, s. 20
[3] Afgan Veliyev, Azerbaycan’da Yenileşme ve Milliyetçilik Hareketi, Karpol İletişim, İstanbul, 2005, s. 17
[4] Swietochowski, age, s. 22
[5] Veliyev, age, s. 22
[6] Veliyev, age, s. 26
[7] Tofik Köçerli, Karabağ, Elm Neşriyatı, Bakü, 2002, s, 214, aktaran, Veliyev, s. 28
[8] Swietochowski, age, s.22-23
[9] Veliyev, age, s.29
[10] Veliyev, age, s, 36
[11] A.R. Ioannisian, Prisoedinenie Zakavkaz’ia K Rossii İ mezdunarodnye Otnosheniia ve Nachale XIX Stoletlia (Erivan, 1958), aktaran, Swietochowski, age, s. 25
[12] Swietochowski, age, s. 41
[13] Baku pa perepisi 22 oktiabria 1903 goda, Bakü, 1905, s.30, Aktaran, Swietochowski, age. s. 40
[14] G. Pichkian, Kapitalisticheskoe razvitie neftianoi promyshelennosti v Azerbaidzihane, Zakavkazskii Kommunisticheskii Universitet, İstoriia klassovoi bor’by v Zakavkazia, Tiflis, 1930. s. 108-109. Aktaran, Swietochowski, age. s. 41
[15] Veliyev, age, s.51
[16] Nadir Devlet, Rusya Türklerinin Milli Mücadele Tarihi (1905-1917), Ankara, 1985, s.20
* Ruslar Azerbaycan Türkleri için de “Tatar” ifadesini kullanmışlardır.
[17] N.A. Tairzade, Chislennost’i sostav uchashchikhsla russkikl uchebnykh zavedenii Azerbaidzhana v 40-50 gg XIXceka, A.N.Az.S.S.R., Izvestiia, Ser, Ob. N. No:1 1964, 43-56. Aktaran, Swietochowski, age. s. 43
[18] Swietochowski, age. s. 43
[19] Şirmemmed Hüseynov, Azerbaycan Bolşevik Matbuatı, Azerbaycan Devlet Üniversitesi Yayınları, Bakü, 1981, s.6. Aktaran, Veliyev, s. 71
[20] Veliyev, s. 83
[21] Swietochowski, s. 43
[22] Eflatun Hüseynov, Azerbaycan Basınında Haber Kaynakları, Ankara Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 2005, s. 52
[23] R. Yılmaz İsmayılov, Etnik Çatışma Teorileri Işığında Dağlık Karabağ Sorunu, Rapor No: 37 Ekim 2011, s. 365, Aktaran, Hesenova, age, s. 61
[24] Yavuz Akpınar, Azeri Edebiyatı Araştırmaları, İstanbul, Dergah Yayınları, 1994, s. 89, Aktaran, İrfan Murat Yıldırım, Azerbaycan Matbuat Hareketlerinin Başlangıcı, Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 2/2 2013 s.148
[25] Yıldırım, age, s.148
[26] Veliyev, age, s.65
[27] D.L. Vateyşvili, Ruskaya Obşestevennoya Mısıl i Peçat na Kafkaze (Kafkasya’da Rus İçtimai Düşüncesi ve Matbuatı), Moskova, 1973, s. 140-146. Aktaran, Veliyev, age, s.65
[28] Yıldırım, age, s.148
[29] Melahet Hesenova, Türk ve Azerbaycan Basınında Ermeni Sorunu: 2009-2010 dönemindeki Olaylarla İlgili Cumhuriyet ve Yeni Müsavat Gazeteleri Üzerinden Karşılaştırmalı Bir İçerik Analizi, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2013, s. 
[30] Akpınar, age. s. 89, Aktaran, Yıldırım, age. s. 148
[31] Hüseynova, age, s.53
[32] Russkaya Periodiçeskaya Peçat 1702-1894 (Rusya’nın Devri Matbuatı 1702-1894), Moskova, 1959, s. 535. Aktaran, Veliyev, age, s. 113
[33] Veliyev, age, s.113
[34] Savaş Açıkkaya, Çarlık Rusyası Hâkimiyetindeki Azerbaycan Türklerinde Ulus Bilincinin Gelişmesinin Temel Dinamikleri, Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı: 28 Yıl: 2010/1. s. 415-416
[35] Yıldırım, age, s.148
[36] Ekinci, 1875-1877 (Tam Metin), Avrasiya Press, Bakü, 2005,  s. 4
[37] Veliyev, age, s.91-92
[38] Swietochowski, age. s. 46
[39] Həyat gazetesi, 28 Aralık 1905, № l29. Aktaran Ekinci, age. s. 7
[40] Ekinci, age. s. 7
[41] Swietochowski, age. s. 47
[42] Ekinci, age. s. 20-30
[43] Swietochowski, age. s.
[44] Hayat gazetesi, 3 Ocak 1906, № 2.
[45] Veliyev, age. s.108-109
[46] Swietochowski, age. s. 47
[47] Hayat gazetesi, 28 Aralık 1905, № l29. Aktaran Ekinci, age. s. 7
[48] Ekinci, 21 Ağustos 1875, №3, Aktaran, Ekinci, age, s.16
[49] Ekinci, age. s.8
[50] Ekinci, age. s.8
[51] Veliyev, age. s. 110
[52] II. Beynelhalk Türk Halkları Uşak (çocuk) Edebiyatı Kongresi, 11-13 Ekim 2012, Bakü, S. 29
[53] Veliyev, age, s.111
[54] Hüseynov, age. s. 54
[55] Veliyev, age, s.110-111
[56] II. Beynelhalk Türk Halkları Uşak (çocuk) Edebiyatı Kongresi, 11-13 Ekim 2012, Bakü, S. 29
[57] Hüseynov, age, s. 54
[58] Veliyev, age. s.111
[59] Hüseynov, age, s. 54
[60] Muhtalif Haberler, Keşkül gazetesi, No:115, Tiflis, 1890, Aktaran, Veliyev, age, s.112
[61] Eziz Şerif, Molla Nesreddin Nece Yarandı, Azerbaycan Devlet Neşriyatı, Bakü, 1986, s. 11, Aktaran, Hüseynov, age. s. 55
[62] Veliyev, age. s.116
[63] Swietochowski, age. ss.48
[64] Veliyev, age. ss.116-118
[65] N.N. Zeynalov, Azerbaycan Matbuatı Tarihi, Azerbaycan Devlet Üniversitesi Neşriyatı, Bakü, 1973, s.60, Aktaran, Veliyev, s.117
[66] Kafkazskiy Kalender (Kafkasya Takvimi), Tiflis, 1891, ss. 235. Aktaran, Veliyev, age, s. 112
* Gazetenin, yayın ve kapanışına ilişkin farklı kaynaklarda farklı tarihler bulunuyor. Çalışmamızda, en yaygın geçen tarihler esas alınmıştır.
[67] Hilmi Ziya Ülken, Türkiye’de Çağdaş Düşünce Tarihi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2015, s.604
[68] K. Kalender, s.239. Aktaran, Veliyev, age. s. 113
[69] Hesenova, age. s.64
[70] Veliyev, age, s.113
[71] Veliyev, age, s. 114
[72] Dilara Seyidzade, Azərbaycan XX əsrin əvvəllərində:müstəqilliyə aparan yollar (XX. Yüzyıl Öncesinde Azerbaycan: Bağımsızlığı Getiren Yollar), Azerbaycan  Cumhuriyeti Kitap Cemiyeti, Bakü, 1998, s. 12
[73] Veliyev, age. s. 115
[74] Ülken, age. s. 603
[75] Veliyev, age. s.115
[76] Swietochowski, age. ss.49
[77] Hajibeyli, The Origins, s.763; Novikov, Zapiski, S.133-141. Aktaran, Swietochowski, age. s.55
[78] İbrahim Yüksel, Azerbaycan’da Fikir Hayatı ve Basın, İstanbul, 1989, s.95. Aktaran, Savaş, age, s. 417
* Topçubaşı’nın görev aldığı tarih bazı kaynaklarda 1895, bazı kaynaklarda ise 1897 olarak geçmektedir.
[79] Vüsala Guliyeva, Azerbaycan Basını, İstanbul Üniversitesi yayınlanmamış makale, 2016, s. 5-6

1 yorum:

  1. Why the Baccarat game is so popular in the gambling world
    The reason is that 온카지노 가입쿠폰 the game is popular and the players prefer it 토토 사이트 Baccarat 클레오 카지노 is 바카라 몬 a casino game 제왕카지노 지급정지 which is played by two separate teams of four.

    YanıtlaSil